Dünyanın neredeyse her yerine dağılmış durumdaki onlarca yer altı laboratuvarında bilim insanları, binlerce litre sıvı ya da metal blokları ve yarı iletkenlerle birlikte karanlık maddenin izlerini araştırıyor. Deneyleri her geçen gün daha karmaşık bir hal alıyor ve araştırma gittikçe daha kesin ancak anlaşılması fazlasıyla zor bir durum oluşuyor. Cümledeki tezat kafanızı karıştırdıysa şunu söyleyebiliriz ki, daha yeni başlıyoruz.

Bu zamana kadar hiçbir araştırmada evrenimizin yüzde seksen dördünü oluşturduğu düşünülen karanlık maddenin direkt bir kanıtına rastlanmamıştı. Buna karşın, İtalya’daki laboratuvarların sonuçlarına göre daha derinlere bakmamız gerekiyor.

Karanlık madde bildiğimiz maddelerden daha değişik bir yapıdadır. Yıldızları, galaksileri, hayvanları, insanları ve her şeyi oluşturan baryonik madde, yerçekimi hariç hiçbir şeyle etkileşim içerisine girmez. Şu an için göremesek de fizikçiler bu maddenin varlığı konusunda eminler.

Onlarca yıl boyunca karanlık madde olarak öne sürülen kavramların arasında zayıf etkileşimli büyük kütleli parçacık (WIMP) isimli kuramsal utangaç maddeler de bulunuyordu. Birçok araştırma, WIMP’in standart maddelere çarpıp kaçmasını araştırdı. Bu senaryoda WIMP, zayıf bir kuvvetle atomik bir nükleusa dokunur. İrkilen bu nükleus, ses dalgası benzeri bir çeşit enerji salar. Bu denli anlaşılamaz bir kavramı tespit etmek, genellikle toprağın altına gömülmüş hassas donanımları gerektirir.

Yıllarca bu zayıf izi takip etmenin ardından bilim insanları, çok az kanıta ulaşabilmiş durumda. Şu an Polonya, İsveç ve ABD’li bilim insanlarından oluşan bir fizik ekibi başka bir fikir edindi. Bilim insanlarına göre karanlık madde Dünya’nın dış katmanında bulunabilir. Kayaç kayıtlarında bahsi geçen atom çekirdeklerine ve WIMP’in geçmişten kalan izlerine rastlanabilir.

Mevcut operasyonlarda kullanılan detektörlerin mimarı ve fikir üreticisi olmasının yanı sıra Michigan Üniversitesi’nde teorik fizikçi olan Katherine Freese, “Bir şeyleri yapmak için alternatif yolları ararken genelde her şeyin altını üstüne getiririz” açıklamasını yaptı.

Bundan sonra bilim insanları, WIMP’in izini sürmek için laboratuvarları binlerce litre sıvı ya da devasa kütlelerde metalle doldurmak yerine atom çekirdeklerine çarpan WIMP fosillerinin izini sürecek. Çekirdek geri teptiğinde bazı minerallerde hasara sebep olduğu biliniyor. Bu sayede taşlardaki hasar takip edilerek bir sonuca varılabilir.

Eğer çekirdek yeterli enerjiyle geri teperse ve sarsılmış atomlar toprağa gömülürse, tepme rotası korunabilir. Bunun sonucunda da araştırmacılar kayaları kazıp, zamanın katmanlarını kırarak çok önce yaşanmış olayları Atomik Kuvvet Mikroskopisi gibi yöntemlerle inceleyebilirler.