Oratoryonun lirik, epik ve dramatik türleri bulunurken, motet, çile, kantat ve kimi zaman da operayla yakınlığı bulunuyor. Kaynağı kesin olarak bilinmemekle birlikte, çileyi anlatan dini şarkıların oratoryoyu ortaya çıkardığı düşünülüyor.

Oratoryo Terimi

Obrecht, Sermizy ve Lassus, çilelerini besteledikleri sırada "dramatik diyalog" ilkesine uydu. 1563'e doğru Oratorium Tarikatı'nın kurucusu Aziz Filippo Neri, Anomuccia, Palestrina ve Soto da Langa'dan sonra da Felice Anerio, San Girolamo della Carita ve Santa Maria in Vallicella kilisesinde düzenlediği dini toplantılar için laudi spiritualiler yazmalarını istedi. Oratoryo terimi işte buradan geldi. Sonrasında bütün opera bestecileri oratoryolar yazdı.

Türk Müzisyenlerin Oratoryoları

Batı tekniğiyle beste yapan Türk müzisyenleri, oratoryo türünde bazı eserler verdi. Bunlardan en önemlileri, Ahmet Adnan Saygun, metni Yunus Emre'nin şiirlerine dayanan Yunus Emre Oratoryosu (1946), Fazıl Say'ın Nazım Hikmet Oratoryosu ile Nevit Kodallı'nın Cahit Külebi'nin uzun bir şiiri üzerine bestelediği Atatürk Oratoryosu oldu. Atatürk Oratoryosu ve benzeri eserler, oratoryo türünün dini konular dışına taştığını da göstermiş oldu.