Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) 21. Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, TKBB’nin, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin kalkınmasında ve büyümesinde insan merkezli bir yaklaşımla önemli roller üstlendiğini, bu rollerin hem sayısının hem de öneminin her geçen gün giderek arttığını belirtti.

Türkiye’de katılım finansın mazisinin, ülkede finansal anlamda serbestleşme adımlarının atıldığı 1980’lerin ilk yıllarına kadar uzandığını anımsatan Nebati, o tarihlerde atılan tohumların, bugün serpilip büyüyerek ülkenin ihtiyaç duyduğu finansmanı kesintisiz sunabilen güçlü finansal kuruluşlara dönüştüklerini görmenin kendilerine büyük bir mutluluk verdiğini söyledi.

Nebati, 2001 yılında Özel Finans Kurumları Birliği adıyla kurulan söz konusu birliğin, 2005 yılında Türkiye'nin gelişen ekonomisine ve ihtiyaç duyduğu sağlam finans sektörüne yanıt vermek amacıyla hayata geçirdikleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde bugünkü adı olan" Türkiye Katılım Bankaları Birliği" adını aldığını hatırlattı.

O tarihlerden bu yana katılım finans sektörünün Türkiye’de adeta ilmek ilmek dokunduğunu aktaran Nebati, şunları kaydetti:

“İnancımızdan kök bulan bir sistem, katılım finans… İnsan ve paylaşım odaklı yaklaşımlarının yanı sıra yetkin kadroları ve yeni teknolojilere hızla uyum sağlayabilmesiyle bu gelişimini sürdürdü. Ülkemizin banka ağırlıklı finansal yapısı içerisinde, katılım bankalarının giderek artan rolü ve çeşitlenen ürünleriyle her geçen gün daha fazla ilgi göreceğine ve toplam aktif büyüklük içerisinde halen sınırlı olan payını daha da yukarılara taşıyacağına yürekten inanıyorum. Bu sayede başta KOBİ ve daha küçük ölçekli firmalar olmak üzere, hem yenilikçi finansman modelleriyle finansmana erişim imkanları artacak hem de finansal okuryazarlık seviyesinde sağlanacak gelişmelerle ülkemizin potansiyeli giderek daha fazla ortaya çıkacaktır.”

“Katılım bankacılığının bankacılık sistemindeki payı yüzde 5’ten yüzde 8’e yükseldi”

Nureddin Nebati, katılım bankalarının son 16 yılda gerek aktif büyüklük gerekse krediler açısından bankacılık sektörü ortalamalarının üzerinde bir performans gösterdiğini belirterek, katılım bankacılığının bankacılık sistemindeki payının son 5 yılda yüzde 5’ten yüzde 8’e yükseldiğini, böylece katılım bankaları için öngörülen yüzde 15’lik pazar payını yakalama noktasında önemli bir ilerleme kaydedildiğini, pazar payının artış hızı konusunda bir 16 yıl daha beklenemeyeceğini kaydetti.

İstikrarlı biçimde büyüyen katılım bankalarının 2022 yılı mart ayı itibarıyla toplam aktiflerinin yıllık yüzde 73,6 artarak 467,7 milyar TL’ye ulaşmış durumda olduğunu, bunun da yetmeyeceğini ifade eden Nebati, katılım bankalarının 2022 yılı mart ayı itibarıyla yurt genelinde şube sayısının 1.321’e ulaşırken, çalışan sayısının yaklaşık 17 bin kişi olduğunu, biraz daha gayret edilmesi gerektiğini bildirdi.

Nebati, KOBİ bankacılığında önemli bir piyasa aktörü olan katılım bankalarının kredilerinin üçte birini KOBİ’lere yönlendirmek suretiyle bankacılık sektör ortalaması olan yüzde 23’ün oldukça üzerinde bir seviyede bulunduğunu, bunun takdire şayan olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Katılım bankalarımızın dijital bankacılıkta kaydettikleri mesafe de son derece memnuniyet verici. Geçtiğimiz günlerde kuruluş izni alan Hayat Katılım Bankası’nın da ülkemizin ilk dijital katılım bankası olarak sektöre dinamizm getireceğine inanıyorum. Sermaye piyasalarımızın geliştirilmesi ve derinleştirilmesi açısından geçtiğimiz yılın kasım ayında Borsa İstanbul tarafından hesaplanmaya başlanan 5 yeni katılım endeksiyle bu alanda daha fazla yatırımcımıza hitap etmeye başlanmış olmasını da oldukça değerli buluyorum. Yine geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen yeşil sukuk ihracı, sektörde bir ilk olmasıyla bu alanda önemli bir kapıyı aralamıştır.

Yenilikçi bir yaklaşımla katılım finans prensiplerine uygun olarak gerçekleştirilen bu ihracın sektörün bu alandaki gelişimine önayak olacağına inanıyorum. Bugün ulaştığınız konuma ve potansiyelinize şöyle bir dönüp baktığınızda, eminim sizler de sabırla ve özenle büyüyen bir çınar olma yolunda ilerlediğinizin farkındasınız. Sizleri bu başarılarınızdan dolayı içtenlikle tebrik ediyor, devamını da getirecek donanım ve birikime sahip olduğunuza canıgönülden inanıyorum. Şimdi buna Finansal Katılım Yasası'nı da ekleyerek hem sektör içerisindeki taleplerin karşılanması anlamında da çalışmalarımız belli bir aşamaya geldi. İnşallah paydaşlarımızla bu konular üzerinde tartışıp bir an önce bu yasanın çıkmasını ve Türkiye'deki katılım finansın olması gereken noktaya gelmesi hususunda hepimizin katkı sağlayacağı, büyüyeceğimiz, gelişeceğimiz bir dönemi yakalayacağız."

“(Turizm) Mayısta İstanbul’da çok farklı bir rakama ve orana ulaşmış durumdayız”

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, küresel salgınla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşerek dünya çapında yaygınlaşan birçok sorun nedeniyle tüm zamanların en sıkıntılı dönemlerinden birinden geçildiğini, enerji başta olmak üzere artan emtia fiyatları, tedarik zincirlerindeki aksamalar ve yüksek taşımacılık maliyetlerinin tüm dünyada enflasyonun rekor seviyelere ulaşmasına neden olduğunu, 2022 yılının bu tartışmalarla geçeceğini, bu konuların Türkiye ve dünyanın gündeminde daha fazla olacağını söyledi.

Tüm dünyanın, son 40 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya olduğunu ifade eden Nebati, “Örneğin, İspanya’da üretici fiyat artışları 1,5 yıl içinde yıllık bazda negatif seviyelerden yüzde 40’ın üzerine ulaşmış vaziyette.” dedi.

Nebati, bu küresel gelişmelerin neden olduğu üretim maliyetlerindeki artışlar karşısında, kaynakları etkin ve çözüm odaklı bir yaklaşımla kullandıklarını ve maruz kalınan maliyetleri önemli ölçüde sübvanse ettiklerini vurgulayarak, “2021 yılında yüzde 36 ve 2022 yılı ocak-mart döneminde yüzde 28 oranında sübvansiyon sağladık. Sanayicilerimizi destekliyoruz. Hanehalkının kullandığı doğal gaza da yüzde 78 oranında destek sağlamaya devam ediyoruz.” diye konuştu.

Ekonominin son 2 yılda gösterdiği büyük başarının tüm dünya tarafından takdir edildiğini aktaran Nebati, “Mevcut küresel olumsuzluklara rağmen ülkemiz büyümeye devam ediyor. Öncü göstergeler bu yılın ilk çeyreğinde güçlü ve dengeli büyüme eğiliminin sürdüğünü gösteriyor. Sanayi üretimimiz, 2022’nin ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 10,2 oranında artış gösterdi. İhracatta her ay rekor üzerine rekor kırıyoruz. Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz 23,4 milyar dolarlık ihracat ile tüm zamanların aylık ihracat rekorunu kırdık. Bu ayda enerji hariç ihracatımız ithalatımızı geçmiş durumda.” ifadelerini kullandı.

Nebati, gelecek dönemde iyi bir turizm sezonu geçirmeyi öngördüklerini belirterek, “Nisan ayı gerek Akdeniz gerekse İstanbul’da çok iyi geçti. Mayıs ayında İstanbul’da çok farklı bir rakama ve orana ulaşmış durumdayız ki salgın öncesi dönemi de geçti.” dedi.

“Şimdiki hedefimiz enflasyonun ana sebeplerinden biri olan beklentileri düzeltmektir”

Mart ayı itibarıyla toplam istihdamın yaklaşık 30 milyonu geçtiğini bildiren Nebati, ekonominin ürettiğini, ihraç ettiğini, istihdam oluşturduğunu ve daha da önemlisi bunu gerçekleştirirken organik ve sürdürülebilir bir büyüme ortaya koyduğunu söyledi.

Nebati, tüm bunları, makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirerek yüksek katma değerli yatırımları teşvik edecek şekilde tasarladıkları ve odağında üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı artırmak olan Türkiye Ekonomi Modeli ile başardıklarını vurguladı.

Makroekonomik hedeflere ulaşmakta finansal istikrarın öneminin de farkında olduklarını aktaran Nebati, şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz yıl aralık ayında döviz kurlarında gözlemlediğimiz piyasa gerçekliğini yansıtmayan fiyat oluşumunu, uygulamaya aldığımız Kur Korumalı Mevduat ve Katılım Hesabı (KKM) ve destekleyici alternatif enstrümanlarla bertaraf ettik. Böylece enflasyonun önemli bir belirleyicisi olan döviz kurlarındaki fiyat dalgalanmalarını büyük oranda dengeledik. Şimdiki hedefimiz, enflasyonun ana sebeplerinden biri olan beklentileri düzeltmektir. Enflasyon ataletini ve beklentilerini el ele vererek, birlikte adımlar atarak, elimizi taşın altına koyarak halledeceğiz.”

Nebati, ilgili sektör kuruluşlarıyla toplantılar yaptıklarını, rakamları önlerine koyduklarını anımsatarak, “Türkiye’deki gelişmeyi, büyümeyi gelişmeyi önlerine koyuyoruz. Sektörlerin nereden nereye geldiğini ortaya koyan verileri paylaşıyoruz. Kısa dönem karlılığı üzerinden birtakım hesaplarla ülke ve dünya gerçeklerindeki sıkıntıları kendilerine bir fayda oluşturmak adıyla çalışanların verilerini ortaya koyuyoruz, paylaşıyoruz ve diyoruz ki ‘bu ülke hepimizin, bu ülkede hepimiz yaşıyoruz, bu ülkede hepimiz birlikte kazanıyoruz.'” dedi.

Kar maksimizasyonunu fahiş hale dönüştürecek ve bundan kısa dönem içerisinde hızlı şekilde birtakım katkıları fazla getirecek fahiş uygulamalara net olarak karşı durduklarını ortaya koyduklarını belirten Nebati, “Bir çabamız var. Bu çabamız, enflasyonun Türkiye’de mutlak suretle kontrol altına alınması ve hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemesidir. Bunu yapacağız, bizimle birlikte olanlarla birlikte yapacağız. Biz birlikte olmaktan mutlak suretle bereketin hasıl olduğuna inananlarız. Bu işi başaracağız. Yanlış yapanın üstüne de gideceğiz. Şu andaki enflasyonun bu rakamlara gelmesinde, son dönemde en önemli etken beklentiler haline dönüşmüştür. Bu beklentileri hep beraber kıracağız inşallah.” diye konuştu.

"Enflasyonla mücadele konusunda hassas ve kararlıyız"

Bakan Nebati, enflasyonla mücadele konusunda hassas ve kararlı olduklarını vurguladı.

Büyük ölçüde beklentilerdeki bozulmalardan ve dışsal faktörlerden kaynaklanan fiyat artışlarının vatandaşlara asgari düzeyde yansımasına yönelik adımları aralıksız attıklarını ifade eden Nebati, şunları kaydetti:

“Doğrudan tüketici fiyatlarına etki eden adımlarımızdan bazıları gıda ürünlerinde, temel ihtiyaç maddelerinde ve tarımsal sulama ile meskenlerde kullanılan elektrikte yaptığımız KDV indirimleridir. Ayrıca, enflasyonun ardındaki yapısal faktörlere ilişkin çalışmalarımızı Fiyat İstikrarı Komitesi çatısı altında sürdürüyoruz. Bu kapsamda, üreticilerin üzerindeki maliyet artışı baskılarını azaltmak amacıyla çiğ süt, buğday, yem, gübre gibi temel girdilere ilişkin politikalar geliştiriyor, destekler sağlıyoruz. Enflasyonist ortamdan şahsi menfaatler sağlamaya çalışan fırsatçıların fahiş fiyat uygulamalarına ve stokçuluğa karşı mücadelemizi de kararlı ve ısrarlı bir şekilde sürdürüyoruz.

Piyasadaki fiyatları mercek altına alan Enflasyon ile Mücadele Timlerimiz, birçok sektöre ilişkin denetimlerini kesintisiz bir şekilde sürdürüyor. Süreçleri ve fiyat değişimlerini farklı birimlerimizle her an yakından izliyor, analiz ediyor ve detaylı şekilde denetliyoruz. Tarım, gıda, enerji başta olmak üzere emtia ve su kaynaklarını kapsayacak şekilde arz güvenliği konusunda yeni politikaların oluşturulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis ederek halkımızın alım gücünü eskisinin de üzerine çıkartmak konusundaki tavrımız nettir. Yüzleştiğimiz sorunları kesinlikle görmezden gelmiyor, aksine yerinde ve zamanında attığımız kapsamlı adımlarla gerekli tüm tedbirleri alıyor, bu uğurda kesintisiz çalışmaya devam ediyoruz.”

“Milletimizi enflasyon baskısı altında ezdirmemek için gereken tüm adımları atmaya devam edeceğiz”

Nureddin Nebati, enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini, tüm paydaşlarla tam uyum içerisinde koordineli bir şekilde hareket etmeyi gerektiren çok boyutlu bir mesele olarak değerlendirdiklerini, bu kapsamda tüm küresel olumsuzluklara rağmen toplumun her kesimini korumak için sektör temsilcileriyle tam bir koordinasyon halinde olduklarını söyledi.

Enflasyonla mücadele kapsamında geçen hafta ve dün "Birlikten Berekete, Kazanan Türkiye" anlayışıyla gıda, hazır giyim, mobilya, beyaz eşya, küçük ev aletleri, çimento, seramik, yapı malzemeleri, konut ve temizlik ürünleri sektörlerinde faaliyet gösteren firma temsilcileriyle bir araya geldiklerini anlatan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kendileriyle son derece yapıcı ve verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Diğer sektörlerle de bu çalışmalarımız devam edecek. Yarının daha müreffeh Türkiye'sinin tesis edilmesi yolunda sektör görüşmelerine büyük önem veriyor, gerçekleştirdiğimiz istişareler sonucunda etkin mekanizmaları hayata geçiriyoruz. Vatandaşlarımıza rahat bir nefes aldırmak amacıyla uyguladığımız KDV indirimlerine, çeşitli destek ve sübvansiyonlara ek olarak, firmalarımızın da fiyat politikalarında bazı cesur adımlar atma yönündeki düşüncelerini sonuna kadar destekliyoruz. Enflasyonla mücadelemizde, iktisadi temellerle uyuşmayan fiyat artışlarına tolerans göstermeyeceğimizi tekrarlıyoruz. Bu şekilde enflasyon beklentilerindeki katılığın da önümüzdeki dönemde kırılmasını beraberce sağlayacağız. Milletimizi enflasyon baskısı altında ezdirmemek için devlet-millet kucaklaşmasıyla gereken tüm adımları atmaya devam edeceğiz.”

Nebati, “Birlikten Berekete, Kazanan Türkiye” programına TOBB, TİM, DEİK ve MÜSİAD başta olmak üzere yayımladıkları manifesto ve hatta çeşitli fiyat indirimleriyle destek veren 50'den fazla STK’ya, sektör temsilcilerine ve bağlı tüm kuruluşlara teşekkürlerini iletti.

Devlet-millet kucaklaşmasının güzel bir örneği olan bu programa desteğin ve katılımın gün geçtikçe artacağına, yeni örneklerin ve öncü bazı uygulamaların ekleneceğine inandığını ifade eden Nebati, bunun için de adımlar atmaya devam ettiklerini söyledi.

“Kredilerin ekonomik büyümeyi kuvvetlendiren ve istihdamı artıran alanlara aktarılmasını sağlayacağız”

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, kredilerdeki seçici yaklaşımıyla yatırımları desteklemeye yönelik kredileri önceliklendirdiklerini vurgulayarak, “Şubat ayında duyurduğumuz 60 milyar TL tutarındaki 3 farklı Hazine destekli KGF paketiyle üretken yatırımları ve ihracatı destekliyoruz. Benzer biçimde, ihracata dönük sanayi yatırımlarına ve turizm sektöründe döviz kazandırıcı hizmet veren firmalara uzun vadeli finansman sağlamak üzere 150 milyar TL’lik yeni bir imkan getirdiğimizi ifade etmiştik. Böylece ihracatçılarımıza ve turizmcilerimize tarihimizde hiç olmadığı kadar elverişli koşullarda çeşitli destekler sağlıyoruz.” dedi.

Hedef odaklı yaklaşımlarının bir yansıması olarak konut sektörüne yönelik açıkladıkları 3 yeni destek paketiyle de ilk kez konut alacak vatandaşları, birinci el konut piyasasını ve yarım kalmış konut projelerini desteklediklerini hatırlatan Nebati, konut finansmanı projesini dolarizasyonu azaltmaya yönelik bir bileşenle de zenginleştirdiklerini ifade etti.

Nebati, özellikle mahalle aralarında bekleyen arsaların hızlı şekilde yapılaştırılması konusunda tüm siyasi paydaşlardan, yerel yönetimlerden destek istediklerini, ellerinden gelen her türlü gayreti göstereceklerini, konut piyasasında oluşan ihtiyaca ilişkin adım atacaklarını aktararak, “Yerel yönetimler, bu konuda bizlere destek verirse İstanbul’da özellikle mahalle aralarındaki arsaların hızlı şekilde konut üretimini gerçekleştirecek imkanları seferber etmek ile bu yıl içerisinde İstanbul’daki konut arzını katlayacak şekilde bir sonuçla karşı karşıya kalabiliriz. Biz varız, biz hazırız, her türlü imkanı ortaya koyacak gücümüz ve irademiz var. Bu adımlarımızla kredilerin ekonomik büyümeyi kuvvetlendiren ve istihdamı artıran alanlara aktarılmasını sağlayacağız.” diye konuştu.

“Katılım finansın aracılık fonksiyonunu güçlü ve kesintisiz biçimde yerine getirmesi kritik bir önemde”

Bakan Nebati, Türkiye’nin büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması konusunda katılım finansın aracılık fonksiyonunu güçlü ve kesintisiz biçimde yerine getirmesinin kritik bir önem arz ettiğini belirterek, “Başta katılım bankalarımız olmak üzere, katılım finans kurumlarımızın tamamı, bir yandan toplumumuzun ihtiyaçlarına yanıt verirken diğer yandan tüm dünyada giderek önemi artan finansal sürdürülebilirlik bağlamında da önemli bir rol oynuyor.” dedi.

Türkiye’nin, dünya standartlarındaki gözetim ve denetim uygulamalarıyla finansal istikrar anlamında gelişebilecek tüm ihtiyaçları karşılayabilecek kapasiteye sahip olduğunu vurgulayan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkemizin banka merkezli finansal sistemi, gelişmiş ülkelerin karşılaştığı aşırı menkul kıymetleştirme ve varlık balonları gibi sistemsel risklerin etkisinin Türkiye’de sınırlı kalmasını sağlıyor. Buna ek olarak, düzenleme ve denetleme çerçevesi dışında finansal aracılık faaliyeti olarak da bilinen gölge bankacılığın ülkemizde yer almaması, finansal istikrarımızı kuvvetlendiren diğer bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz sene tasarruf finansman şirketlerinin BDDK gözetim ve denetimine alınması, bu alandaki muhtemel riskleri önemli ölçüde sınırlayan bir adım olmuştur.

Finans sektörünün önümüzdeki dönemde daha sağlıklı büyümesi ve ülkenin ihtiyaç duyduğu finansmanı kesintisiz sağlaması için katılım finans kurumlarımıza da önemli bir sorumluluk düşüyor. Önümüzdeki dönemde katılım finans kurumlarımızın, ülkemizdeki girişimci ekosisteminin daha ileriye taşınabilmesi amacıyla stratejik alanlardaki girişimleri destekleyici, ortaklığa dayalı modeller geliştirebileceğini düşünüyorum. Böylelikle ülkemizin bu alandaki potansiyelini birlikte daha güçlü bir şekilde harekete geçirebiliriz. İslam ekonomisinin merkezinde yer alan mudârabe ve müzâraa gibi uygulamaları inovatif bir yaklaşımla günümüz girişimcilik ekosistemini geliştirmek amacıyla çok daha fazla değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Nebati, refahı toplumun geneline yaymak amacıyla kitle fonlama ve mikro kredi uygulamalarının da katılım bankaları tarafından geliştirilebileceğini, bu çerçevede dünyada giderek önem kazanan sosyal finans alanında büyük bir boşluğun da doldurulabileceğine inandığını söyledi.

Bu çerçevede katılım bankalarına ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğine önemli bir sorumluluk düştüğünü aktaran Nebati, bunun maddi değil, sosyal sorumluluk olduğunu vurguladı.

Nebati, ivmesini kaybetmeden somut kazanımlarına hız verecekleri İstanbul Uluslararası Finans Merkezi girişimiyle finans sektörünün küresel anlamda söz sahibi olması için ellerinden geleni kararlılıkla yapmaya devam edeceklerini belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde, İstanbul’u dünyanın en önemli İslami finans merkezlerinden biri haline getirme hedefiyle büyük düşünmeyi ve hızlı adımlar atmayı başarabiliriz. İstanbul hem tarihsel birikimi hem sahip olduğu sayısız rekabetçi avantajları hem de sizler gibi yetkin ve azimli kadrolarıyla bunu başarabilecek potansiyele kesinlikle sahiptir.” diye konuştu.

Katılım finans sektörünün daha sağlam temeller üzerinde yükselmesi ve güçlü büyüme performansını yakalayabilmesi için bu alanda yeknesak bir Katılım Finans Kanunu çalışmalarına devam ettiklerini anımsatan Nebati, bu çalışmalara verilecek katkıyı da çok önemsediklerini vurguladı.

Nebati, ekonomi yönetimi olarak katılım finans sektörünün gelişimi için bugüne kadar ellerinden gelen gayreti ortaya koyduklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bununla birlikte, sektörün sahip olduğu potansiyeli henüz tam olarak açığa çıkartamamış olması önümüzdeki dönem için bizleri motive eden ana unsurlardan biri olmalı. Bu kapsamda, siz değerli sektör temsilcilerinden ilerleyen dönemde en temel beklentimiz, rekabeti ve verimliliği artırarak daha proaktif, daha dinamik ve daha inovatif bir yaklaşımı ortaya koymanızdır. Bizler, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da reel sektör ile tasarruf sahipleri arasında önemli bir köprü vazifesi gören katılım finans kurumlarımızın yanında olmaya ve önlerini açmaya aralıksız devam edeceğiz. Bu vesileyle reel sektörün ve hanehalkının kaynak ihtiyacını en uygun şartlarda ve insan odaklı bir yaklaşımla karşılayarak ekonomik faaliyetlerin kesintisiz sürdürülmesine yapmış olduğunuz katkılardan dolayı siz değerli temsilcilerin nezdinde tüm sektör çalışanlarına tek tek teşekkürlerimi sunuyorum.

Unutmayın! Zorluklar, sadece hedefi olmayanlar için engeldir. Hedefi olanlar, zorlukları aşmanın bir yolunu mutlak surette bulurlar. Sizler katılım finans alanında insan odaklı, üretim odaklı, adalet ve paylaşım odaklı bir iktisat anlayışının kadirşinas taşıyıcılarısınız. Bu yolculukta inancımıza sapasağlam tutunarak, durmadan, yılmadan ve yorulmadan omuz omuza vererek koşmaya devam etmeniz gerekiyor. AK Parti iktidarı olarak son 20 yıldan bu yana Cumhurbaşkanımızın liderliğinde nasıl ki olamaz denilenler oldurulmuş, yapılamaz denen sayısız eseri Türkiye’ye kazandırmışsak sizler de çalışmalarınızda aynı dirayetle yol almaya devam etmelisiniz.”

Nebati, Türkiye’nin refahı ve vatandaşların dirliği için çok çalışmak gerektiğini belirterek, “Birlikten bereket doğacak, bunu biliyoruz. Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır, bunu biliyoruz. Bu düsturla ilerlemeye devam ediyoruz. Şüphesiz gayret bizden, takdir ve tevfik Allah'tandır.” dedi.