Bronşlarda daralma ile ortaya çıkan astım, ataklar (krizler) halinde kendini gösteren bir hastalıktır.

Yaşam kalitesinin büyük ölçüde etkileyen astım nedeniyle öksürük, göğüste sıkışma, nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar.

Prof. Dr. Nazan Şen, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkileyen hastalığa ilişkin açıklamalarda bulundu:

“Astımda hava yollarında gelişen, mikrobik olmayan iltihabi bir olay sonucunda bu bölgede ödem oluşur. Bu durum ise akciğerleri çeşitli uyaranlara karşı duyarlı hale getirirken, hastada öksürük, hışırtılı bir solunum, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığı ortaya çıkar. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalık olan astımda tetikleyici etkenlerden uzak durulur ve verilen ilaçlar hekimin önerileri doğrultusunda kullanılırsa şikâyetler kontrol altına alınır ve ataklar önlenebilir.”

Hastalık ile ilgili sık sorulan sorular ve cevapları ise şöyle:

1- ASTIM BULAŞICI MIDIR? GENETİK GEÇİŞ GÖSTERİR Mİ?

Astım bulaşıcı değildir ancak hastalık genetik geçiş göstermektedir. Ailede astım veya alerjik bir hastalık olması bireylerde astıma karşı yatkınlık oluşturabilir.

2- ASTIM TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIK MIDIR?

Astım hastalığında tedavi ile tam olarak iyileşme sağlanamaz ancak belirtileri kontrol altına alınabilir.

Hastalık zaman içerisinde değişkenlik gösterdiğinden hekim ile iş birliği yapılması ve gerektiğinde tedavinin yeniden düzenlenmesi önem taşır.

3- ASTIM İLAÇLARI ZARARLI MIDIR?

Astım tedavisinde kullanılan en önemli ilaç kortizondur. Nefes yoluyla alınan kortizonlu spreylerin tüm vücudu etkilemesi ve kilo alımı, iştah artışı ya da kemik erimesi gibi yan etkiler oluşturması çok nadir görülen bir durumdur. Kortizonun ağızdan tablet şeklinde veya damar yoluyla uzun süreli kullanıldığında yan etki oluşturma riski çok daha yüksektir.

4- ASTIM ATAĞINA YOL AÇAN NEDENLER NELERDİR?

Gribal enfeksiyonlar, polen ve ev tozu, soğuk hava, kimi ilaçlar (özellikle bazı ağrı kesiciler), sigara kullanımı veya dumanına maruz kalınması, kimyasal gaz-duman maruziyeti, hava kirliliği, duygusal stres (aşırı heyecan, üzüntü, sevinç), mantarlar, hayvan alerjisi olması gibi durumlar astımlı hastalarda belirtileri artırarak ataklara yol açabilir.

5- ASTIMLI HASTALAR EVDE EVCİL HAYVAN BESLEYEBİLİR Mİ?

Evcil hayvanlara alerjisi olan hastalarda, hayvanın evden uzaklaştırılması tedavinin en önemli basamağıdır.

6 - ASTIMLI HASTALAR GRİP AŞISI YAPTIRMALI MI?

Grip aşısı 65 yaş üzeri astımlı hastalarda ve ağır astımlılarda önerilmektedir.

7- OBEZİTENİN (FAZLA KİLO) ASTIMLA İLİŞKİSİ VAR MI?

Evet, obez kişilerde astım riski kilolu olmayanlara göre daha yüksektir. Ayrıca obezitesi olan astımlı bireylerde hastalık daha ağır seyreder, tedavi edici ilaçların etkisi azalır, ilaç ihtiyacı artar ve astım belirtileri daha zor kontrol altına alınır.

Bu nedenle astımlı hastalarda kilo kontrolü önemlidir ve kilo verme tedavinin bir parçası olmalıdır.

8- ASTIMLI HASTALAR SPOR YAPABİLİR Mİ?

Astımlı olmak spor yapmaya engel bir durum değildir. Düzenli spor aktivitesi hastalığın seyrini olumlu etkiler.

Hastalığı kontrol altında olan astımlı hastalar uygun tedavilerini alarak ve tetikleyici etkenlere dikkat ederek spor yapabilir.

Ancak buradaki en önemli nokta yapılacak sporun hekime danışılarak ortaklaşa belirlenmesidir.

9- ASTIM HAMİLELİĞE ENGEL MİDİR? HAMİLE KALINDIĞINDA ASTIM İLAÇLARI KESİLMELİ MİDİR?

Hayır, kişide astım olması hamileliğe engel teşkil etmez. Gebelik döneminde astım ilaçlarının kesilmesi ise doğru değildir.

Hamile olan astım hastalarının güvenle kullanabilecekleri ilaçlar vardır. Bu hastalarda astım tedavisi hekim kontrolünde yeniden düzenlenmelidir.

10- ASTIM HASTALARI NASIL TAKİP EDİLMELİDİR?

Astım hastaları da hipertansiyon veya şeker hastaları gibi düzenli olarak hekim tarafından izlenmelidir.

Astım tedavisi başlandıktan hemen sonra 1 ile 3 ay arasında, daha sonra 6 ayda bir düzenli olarak değerlendirilmelidir. Düzenli hekim kontrolünün olmadığı durumlarda astım atakları daha sık yaşanabilir.

Astımı kontrol altına alınmayan ve tedavi edilmeyen kişilerde havayollarındaki darlık, kalıcı ve sabit hale gelebilir. Bu nedenlerle hastanın düzenli kontrollerinin yapılması önem taşır.