Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından düzenlenen “Dijital Dünya Çalıştayı” Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Radyo ve Televizyon Üst Kurul Başkanı Ebubekir Şahin’in de yer aldığı çalıştaya ulusal ve yerel basından bir çok isim ile akademisyenler katıldı.

ŞAHİN: BİZLERİN OMUZLARINA BÜYÜK YÜK YÜKLEMEKTEDİR

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Kamuoyu araştırmamıza göre, Türkiye'de dijital yayın platformlarını kullananlar yüzde 25'lere çıktı. 18-24 yaş aralığındaki gençlerimiz yüzde 43 oranında dijital yayıncılık platformlarını takip etmektedir. Bu yaş grubundaki öğrencilerin dijital yayını izleme oranı ise yüzde 52'dir. Dijital yayın mecralarına bağlanma yüzde 63 oranıyla en çok akıllı telefonlarla sağlanmaktadır. Dijital yayınlar günde en az 2 saat izlenirken yüzde 60 oranıyla en çok dizi filmlerinin takip edildiği görülmektedir. Seç izle platformlarından izlenenlerin ilk 10'da yer alanların dizi olduğu ve bunların içerisinde de 4 yerli yapımın izlendiği görülmektedir. Bu veriler bizi bir taraftan sevindirirken bir taraftan da düşündürmektedir. Gördüğümüz kadarıyla bu yaş grubundaki gençlerimiz, özellikle gelişim çağındaki çocuklarımızın böyle bir alanda çok hızlı bir şekilde var olmaları ve takip etmeleri bizlerin omuzlarına büyük yük yüklemektedir. Türkiye'deki büyük uluslararası yayıncılık kuruluşlarının yapmış olduğu faaliyetler sebebiyle çıkan kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde Türkiye'den çekileceği, Türkiye'de artık faaliyet göstermeyeceği şeklinde, bunu özellikle belirtiyorum sosyal medyada ne duruma geldik görelim diye, bu tür yalan yanlış bilgiler olmasına rağmen, gördüğünüz gibi bugün Türkiye'de yeni yapılan düzenlemelerle birlikte gerçekten çok geniş yetkilerle birlikte uluslararası kuruluşlar faaliyetlerini devam ettirmektedir. Sadece uluslararası kuruluşlara değil, yerel aktörlere de çok ciddi desteklerimiz bulunmakta. Onlarla işbirliği halinde bu görevimizi yerine getirmekteyiz. Tabii ki ulusal güvenliğimizle milli ve manevi değerlerimizin korunması, ayrıca çocuk ve gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızı zararlı yayın içeriklerinden korunması adına yürüttüğümüz çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

ALTUN: MEDYA SEKTÖRÜMÜZLE İŞ BİRLİĞİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, konuşmasına helikopter kazasında şehit düşen 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş ve 10 askerimiz için başsağlığı dileyerek başladı..

Altun, gençlerin, vakitlerinin büyük bir oranını internet ortamında geçirdiğini belirterek, “Gençlerimiz her gün en az 3 saatini bilgisayarları veya mobil cihazları marifetiyle internette geçiriyor. Sayın RTÜK Başkanımız biraz önce verileri paylaştı. Koronavirüs salgını nedeniyle gençlerimiz, çocuklarımız geçtiğimiz yıl eğitimlerini internet ortamında takip ettiler. Hala da eğitim hatırı sayılır oranda internet ortamında sürdürülüyor. Türkiye'nin bu aşamaya gelmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde iletişim altyapısına yapılan yatırımların önemli bir rolü var. Nitekim ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerin küresel devlerden gördüğü ilgiye hepimiz şahidiz. on yıllarda sosyal medya ve haber sitelerinin gazeteleri, dijital yayıncıların televizyonu, müzik servislerinin radyoyu olumsuz etkilediği hepimizin malumu. Ayrıca yaklaşık bir yıldır devam eden koronavirüs salgınının özellikle reklam gelirlerini düşürerek, geleneksel medyanın sorunlarını derinleştirdi. Bu durum, yalnızca Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde yaşanan somut ve çıplak bir gerçek. Nitekim irili ufaklı birçok kuruluş, uzun yıllardan sonra küresel salgın koşulları nedeniyle faaliyetlerine son vermek durumunda kaldı. New York Times, Guardian gibi dev medya şirketleri birçok çalışanının işine son verdi. Benzer süreçler dünyanın farklı yerlerinde de devam ediyor. Dijitalleşme sürecinin medya alanındaki bir başka yan etkisinin de haberciliğin tıklanma sayılarına ve okunma sürelerine indirgenmesi, Bu tabii, sansasyonel içeriklerin kamu yararının önüne geçmesi anlamına geliyor. Bugün medyada 5N1K kuralını hatırlayan var mı? Hepimizin hatırında, hatıralarda kalan bu kural ne yazık ki hatırlanmayan bir referansa dönüşmüş durumda. Bu kabul edilemez. Hız, tıklanma, sansasyon, tiraj, reyting... Bunların merkeze alındığı, gerçek haberin, kamu yararının ikinci planda tutulduğu bir medya eko-sisteminden bahsediyoruz. Biz bugün Türkiye'de, İletişim Başkanlığı olarak bu sorunu çözmek için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz. Bu noktada medya sektörümüzle iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.

ALTUN: "İNTERNET GAZETECİLİĞİNİN MESLEKİ STANDARTLARINI ORTAYA KOYMALIYIZ"

Fahrettin Altun, internet üzerinden yapılan gazetecilik faaliyetlerine değinerek, şunları kaydetti:

"Dünyada ve Türkiye'de bilgi hızla fiziksel ortamdan dijital ortama taşınırken bu faaliyetleri düzenleyen kuralların kapsamlı şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnternet artık ana akım medyanın bir parçası haline gelirken, bu gerçeğe gözümüzü kapatamayız. İnternet, sosyal medya ifadelerini kullandığımızda aklımıza kaos geliyor. Elbette burada hassas bir denge gözetmek durumundayız. Kendi imkânlarıyla basit bir internet sitesi kuran, buradan bir tür yayıncılık faaliyeti yürüten kişilerle ile profesyonel gazetecileri birbirinden ayırmak elzemdir. Bu ayrım, öncelikle, gazetecilik mesleğinin evrensel standartlarını muhafaza etmek ve gazetecileri korumak için gereklidir. Diğer yandan, sadece belirli bir mecra üzerinden çalıştıkları için gazetecilik yapanların mağdur edilmesi de kabul edilemez. Hep birlikte internet gazeteciliğinin mesleki standartlarını ortaya koymalı, bu alanı rasyonel ve şeffaf bir şekilde düzenlemeliyiz. Bu çalıştayın, bu sürecin önemli bir parçası olacağını düşünüyorum"

ALTUN: "DİJİTAL FAŞİZM BÜYÜK TEHDİT"

Dünyanın belirli bir bölgesinde kümelenmiş bir avuç şirketin "hakikatin tekeliniö ellerinde tuttuğunu iddia ettiğini dile getiren Altun, "Bu iddia milletin seçilmiş temsilcilerine sorgusuz sualsiz sansür uygulamaya kadar varan bir cüretkarlıkla birleşmiş durumda. Bu tür anti-demokratik uygulamaların meşrulaştırılması için ellerinden gelen gayreti ortaya koyuyor, her tür manipülasyonu yapıyorlar. Böylece bir grup özel şirket, kamunun bilgiye erişimi noktasında hem avukat hem savcı hem hakim görevini üstleniyor. Bu gidişatın ne kadar sorunlu olduğu açıktır" dedi.

Dijital faşizmin bir başka unsurunun da ifade özgürlüğü ve tolerans gibi kavramların dejenere ve politize edilmesi olduğunu belirten Altun, "Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyorum. Ortada apaçık bir çifte standart var. Bugün, küresel anlamda bir çifte standartla muhatabız. Bakınız, küresel şirketler ne yapıyor? Bir yandan siyasetçileri 'şiddeti teşvik ettiği' gerekçesiyle susturuyorlar, sansürlüyorlar. Öte yandan aynı küresel şirketler, terör propagandasına ortak olmaya, bunu da bile isteye yapmaya devam ediyorlar. Nitekim ABD'nin, AB'nin terör listesindeki PKK'nın veya 15 Temmuz'da 251 masum insanımızı şehit eden FETÖ'nün elebaşıları, sosyal medya platformlarında serbestçe ahkam kesiyor, propaganda yapmaya devam ediyorlar. Bu sistematik bir kötülüktür. Buna ilaveten ülkemiz terör örgütleriyle bağlantılı hesapların kapatılmasını istediğinde otoriterlik ve ifade özgürlüğüne saygı göstermemekle itham ediliyor" ifadelerini kullandı.

ALTUN: "AB'DE YAPILAN, ORADA HUKUKI OLAN DÜZENLEMELER, BIZIM IÇIN LÜKS SAYILDI"

Dijital faşizmin bir diğer boyutunun da bir avuç şirketin özgürlük adı altında kendilerini kanunların üzerinde konumlandırma gayreti olduğunu belirten Altun, şöyle devam etti:

"Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda düzenleme yapmaya çalıştığımız için içeride ve dışarıda olağanüstü bir baskıyla karşı karşıya bırakıldık. Son derece makul olan taleplerimiz, ifade özgürlüğüne saldırı olarak lanse edildi.  AB'de yapılan, orada hukuki olan düzenlemeler, bizim için lüks sayıldı. Hayır, biz hükümet olarak vatandaşlarımızın küresel şirketlere karşı haklarını, hukuklarının korunması adına bir düzenleme talep ettik. Açıkçası bu süreçte bazı muhalefet temsilcileri de bu küresel şirketlerin maaşlı sözcüleri gibi mesai yaptı. Biz bu süreçte hem Türkiye hem de dünya için doğru bir iş yaptığımızın bilinciyle sağlam durduk. Her türlü baskıya göğüs gerdik. Dünyanın hiçbir yerinde sınırsız özgürlük diye bir şey olamayacağını söyleyip, egemenliğimize saygı gösterilmesini istedik. Bu kadar açık ve net. Neticede meşru taleplerimizin ilgili şirketler tarafından kabul edildiğini hep birlikte gördük. Aynı şekilde, özgürlük ve hoşgörü gibi kavramların istismarına hep birlikte şahitlik ettik. Biz, özgürlük ve hoşgörü gibi kavramların hiçbir şekilde eşcinsellik propagandası için yozlaştırılmasına; bu yolla ailelerimizin ve çocuklarımızın hedef alınmasına kesin olarak karşı çıkıyoruz. Bahsettiğimiz küresel şirketler için bu propaganda neredeyse bir yasa hükmünde. Hiçbir şekilde eşcinsellik propagansının yanında yer almayacağız. Vatandaşlarımızı her türlü aşırılıktan korumak devletin başlıca görevidir. Bu tür çirkinliklerin özellikle gençlere 'normal' bir şey gibi sunulması, toplumsal düzenimize ve milletimizin asil karakterine yapılmış bir saldırıdır. Bugün bu konuda birilerine hoş görünmek için en ufak taviz verilmesi, gelecekte çok daha ciddi sorunlarla karşılaşmamıza neden olacaktır. Buna izin vermiyoruz, vermeyeceğiz"

ALTUN: "TÜRKİYE'NİN VERİSİ TÜRKİYE'DE KALMALI"

 "Türkiye'nin verisinin Türkiye'de kalması için gereken tüm önlemleri almak, tüm adımları atmak zorundayız" diyen Altun, bu açıdan son haftalarda bir haberleşme uygulamasının aldığı karar sonrasında yaşanan sürecin sevindirici olduğunu dile getirerek,  "Bu süreçte hem Cumhurbaşkanlığımız hem de diğer kurumlarımız medya bilgilendirme gruplarını yerli ve milli uygulamamız BİP'e taşıyarak bu harekete destek oldu. Yalnızca Türkiye'nin değil, Türkiye'nin dostlarının yaşadığı birçok ülkeden milyonlarca insanın bizim uygulamamızı tercih etmesi hiç kuşkusuz bir gurur vesilesidir. Bu sürecin güçlü bir şekilde devam edeceğini ümit ediyorum" ifadelerini kullandı.

ALTUN: "YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ, TÜRKİYE'NİN TANITIMINDA ÖNEMLİ"

Tehditlerle mücadele ederken, dijitalleşmenin Türkiye'ye sunduğu fırsatları görmezlikten gelinemeyeceğine vurgu yapan Altun, "Ülkemizin haklı tezlerini her ortamda savunmak, özellikle milli güvenliğimizi ilgilendiren konularla ilgili ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru bilgilendirmek zorundayız. Bu anlamda biz bu amaca ulaşmak için elimizdeki tüm araçları en iyi bir şekilde kullanmak, bunlardan faydalanmak durumundayız. Bu itibarla yeni iletişim teknolojilerinin özellikle Türkiye'nin tanıtımına önemli katkılarda bulunabileceğine inanıyorum" dedi.

BURHAN: “MEVZUATTAN KAYNAKLANAN EKSİKLİKLER VAR”

Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan dijital medya konusunun çok önemli olduğuna işaret ederek,“Nasıl böyle bir çalıştay gerçekleşti? Öncelikle serzenişlerden başladı. 'Korsan, kaçak yayınlar var. Biz yerel medya mensupları vergimizi ödüyoruz, RTÜK tarafından denetleniyoruz ancak birtakım yeni televizyonlar çıktı, Facebook'tan, Twitter'dan yayınlar var. Bu yayınlar denetlenmiyor.' gibi serzenişler oldu. Birinci sıkıntı reklam boyutu. İkincisi hukuki mevzuattan kaynaklanan eksiklikler var. Geleneksel medya, televizyonlar, gazeteler herhangi bir sıkıntı ortaya çıksa ya RTÜK tarafından denetlenir ya da mahkemeler var. Burada yapılan herhangi bir haber insanların hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Denetimde de sıkıntı vardı, bu yönde şikayetler vardı. Bunları da dikkate almak gerekiyordu. Yine geleneksel medya, gazeteler, televizyonlar tiraj kaybediyor mu, izlenme oranlarında, reklamlarında azalma var mı gibi bir takım endişeler vardı. Hakikaten bu da bir gerçeklik. Bunların da ele alınması gerekiyordu” ifadelerinde bulundu.

3 oturum halinde devam eden çalıştayın ilk oturumunda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Dr. Çağatay Özdemir’in modoratörlüğünde Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Varol, Medya Derneği Başkanı Ekrem Kızıltaş, Habertürk Anahaber Spikeri Veyis Ateş, Kon Tv Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Toy ve Star TV Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik, Yeni iletişim teknolojileri konusunda bilgiler sundular.