Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Kovid-19'la mücadele) Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Kovid-19'la mücadele) Niyetimiz, mayıs ayı sonuna kadar nispeten ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir."

Erdoğan: "Haziran ayıyla birlikte günlük hayatı daha da rahatlatacak şekilde tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;

Vaka sayısındaki düşüşü gördük, görüyoruz. Bu sayıyı çok daha aşağılara çekmeyi umuyoruz. Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme uygulamasına başlıyoruz.  Niyetimiz, mayıs ayı sonuna kadar nispeten ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir. Haziran ayıyla birlikte günlük hayatı daha da rahatlatacak şekilde tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz.

Sağlık hizmetlerindeki başarısını sosyal ve ekonomik desteklerle taçlandıran Türkiye, kendini kriz ikliminin dışında tutabilmiştir. Yeni yatırım ve istihdam arayışlarındaki yükseliş başta olmak üzere pek çok gösterge, ülkemizi aydınlık yarınların beklediğine işaret ediyor.

"TERÖR DEVLETİ İSRAİL'E ÖFKELİYİZ"

Türkiye kadim tarihi, medeniyet ve kültür bağları sebebiyle geniş bir coğrafyanın mesuliyetini üzerinde taşıyan büyük bir ülkedir. Bu geniş coğrafyada yaşanan olumlu veya olumsuz her hadise bizi doğrudan ilgilendiriyoruz. Sevinçleri sevincimiz, sıkıntısı sıkıntımızı, hüznü de hüznümüzdür. Kudüs'te yıllardır devam eden ve Ramazan ayının son günlerinde yaşanan hadiseler nedeniyle bayrama buruk girdik. Saldırılar karşısında terör devleti İsrail'e öfkeliyiz

Tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz. Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz.

Dün Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün Kudüs'te Filistin şehirlerinde yaşanan zulme karşı aynı hissayatla harekete geçiyoruz. İsrail'in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlığa sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir.

Kudüs gibi hem Müslümanların hem Hristiyanların hem de Musevilerin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran bir şehri fütursuzca yağmalamaya kalkan bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Hangi inançtan, hangi kökenden, hangi meşrepten olursa olsun her devleti, her kurumu bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz.

İslam İşbirliği Teşkilatı, derhal somut ve etkin bir tutum almazsa kendi varlığını inkar etmiş olacaktır. BM Güvenlik Konseyi'nin Genel Kurul'da alınan kararla uygun şekilde, süratle Kudüs'te barışı ve huzuru sağlayacak adımları atması şarttır.

Türkiye olarak BM bünyesinde başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakarlık yapmaya hazırız. Eğer İsrail'in Filistin'de ve bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak, yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır.

Altını bir kez daha çiziyorum. Her ne yapılacaksa derhal yapılmalıdır. Aksi takdir ortaya çıkacak tablonun vahim sonuçlarıyla yüzleşilmesi kaçınılmazdır.