Elazığ'daki Binaların Neden Bu Kadar Hasar Gördüğü Açıklandı

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), “Elazığ Depremi İnceleme Raporu”nu açıkladı. Yıkılmış veya ağır hasar almış binaların ayrıntılı incelenmesi ve alınan numunelerin deneye tabi tutulması sonucu hazırlanan rapor, binalarda ciddi mühendislik ve uygulama zafiyetleri ile birlikte ilkel yöntemlerle elle üretilmiş düşük kalitede beton ve standartlara uymayan donatı çeliği kullanımının Elazığ Depremi’nde yıkıma neden olduğunu ortaya koydu.

Elazığ'daki Binaların Neden Bu Kadar Hasar Gördüğü Açıklandı

24 Ocak 2020 tarihinde saat 20.55’temerkez üssü Elazığ Sivrice olan ve 6,8 büyüklüğündeki depremin arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasından sonra Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB)tarafından T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının izni ve eşliği ile hasar görmüş yapılarda detaylı inceleme yapıldı.

Binalarda inceleme yapan Türkiye Hazır Beton Birliği hazırlanan raporu yayımladı.

İŞTE HAZIRLANAN RAPOR

Betonarme yapılarda zemin etüdüne dayanan doğru bir temel seçimi, deprem hesabını da içeren bir statik projenin bulunması, projenin doğru olarak özenle uygulanması ve projedeki dayanımları sağlayan malzemelerin (beton ve çelik donatılar) projede belirtildiği boyutlarda ve konumlarda kullanılması esastır. Elâzığ Depremi sonucu hasar gören binalarda bu kurallara kısmen uyulduğu, bazılarında ise bu kurallara hiç uyulmadan binaların inşa edildiği görülmüştür. THBB tarafından Elâzığ’da ağır ve orta hasarlı binalar incelenerek, örnekleme yöntemi ile bunlardan bazılarının betonlarından karot örnekleri alınmış, ayrıca tahribatsız yöntemlerle de yapılarda muayeneler yapılmıştır. Alınan beton karot numuneleri üzerinde, basınç dayanım deneyi yapılarak beton kalitesi belirlenmiştir.

BELİRLENEN YIKIM NEDENLERİ

1) Elâzığ Depremi’nde yıkılan veya ağır hasar gören yapılar incelendiğinde yıkım nedenleri arasında kısaca “elle üretilmiş beton” olarak adlandırılan şantiye ortamında ilkel yöntemlerle üretilmiş düşük dayanımlı beton kullanılması önemli nedenlerden biri olarak görünmektedir. Karot numune sonuçları, bu binalardaki beton sınıflarının C6 ile C12 arasında değişmekte olduğunu göstermektedir. Hâlbuki yapılar eski bile olsa 1975’te yayımlanmış ilk Deprem Yönetmeliğine göre Elâzığ’da en az C18, 1998 tarihli Deprem Yönetmeliği’ne göre ise en az C20 sınıfı beton kullanılmış olması gerekiyordu. 2018 tarihli Deprem Yönetmeliği’ne göre ise günümüzde en az C25 sınıfı beton kullanılması gerekmektedir.

2) Şantiye ortamında ilkel yöntemlerle üretilen bu betonların o dönemde yıkanıp elenmemiş dere agregasıyla yapıldığı, agrega tane dağılımının hiç uygun olmadığı (numune alınan birçok yapının betonunda 40-50 mm’lik çok iri malzeme ve ince kumun olduğu, ara boyutların olmadığı) görülmüştür. Hatta bazı binalardan karot alımı esnasında karotlar yapıdan çıkarılamadan parçalanmıştır. Bu durum, betonun neredeyse elle kırılacak kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Karot sonuçlarına ilişkin bir başka önemli ayrıntı ise aynı yapının farklı noktalarındaki sonuçların çok değişken olmasıdır.

3) Elâzığ, hazır beton kullanımına geç geçen şehirlerimizden biridir. Türkiye Hazır Beton Birliğinin 2005 yılında Elâzığ Valiliği nezdinde yapmış olduğu girişimler ile Elâzığ’da elle betonun yasaklanması neticesinde 2005 yılından sonra Elâzığ’da binalarda hazır beton kullanımı yaygınlaşabilmiştir. Kent genelinde yapılan incelemelerde hazır beton kullanılan binaların yıkılmadığı ve depremden etkilenmediği görülmektedir.

4) Elâzığ depreminde yıkılan binaların tasarım ve yapımında mühendislik hizmeti almamış olması, daha önceki depremlerde olduğu gibi Elâzığ’da yıkım nedenleri arasında çok önemli bir yere sahiptir.

5) Hasar gören binaların neredeyse tamamında donatıların nervürsüz düz çelik olduğu, çaplarının ve miktarlarının yetersiz olduğu görülmüştür. Deprem performansı açısından çok kritik olan ve boyuna donatıları saran etriyelerin miktarının ve aralıklarının yetersiz olduğu, etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı, uçlarının doğru kıvrılmadığı görülmüştür. Ayrıca beton örtüsü (pas payı) kalınlığının yeterince olmadığı, bunun neticesinde donatıların bir kısmının korozyona uğramaya başladığı tespit edilmiştir. Elâzığ gibi havadaki rutubet seviyesinin düşük olduğu bir şehirde demir donatılarda korozyonun başlamış olması dikkat çekicidir.

6) Elâzığ kent merkezindeki binalarda bazı mimari unsurların da hasarı arttırdığı gözlemlenmiştir. Özellikle kentin belli bölgelerinde ikiz yapışık binalar veya bitişik nizam binalar çoklukla yer almaktadır. Bu binaların aralarında olması gereken dilatasyonların (yapıların arasındaki boşlukların) bırakılmamış olması, binaların birbirlerini etkileyerek hasarın artmasına sebep olduğu düşünülmektedir.

TÜRKİYE HAZIR BETON BİRLİĞİ OLARAK ÖNERİLERİMİZ

Yapı stokumuz acilen gözden geçirilmeli ve depreme dayanıklı hâle getirilmeli

Türkiye’de 20 milyonun üzerinde konut bulunmaktadır. Bunların yüzde 35’i (yaklaşık 6,7 milyon konut) maalesef depreme dayanıksızdır. Bu doğrultuda, ülkemizin mevcut yapı stoku envanterinin detaylı bir şekilde çıkartılması ve bütün yapıların risk potansiyelinin ortaya konulması kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, ilk etapta hızlı tarama ile tespit edilen yüksek riskli yapılar acilen yenilenmelidir. Diğer riskli yapıların performansı daha detaylı analizlerle değerlendirilerek alınacak tedbirler belirlenmelidir.

İnşaat sürecindeki bütün kurallara eksiksiz uyulmalı

Yapıların depreme dayanıklı olması için inşaatların tasarım ve yapım zincirinde bulunan aşağıdaki kuralların hepsine eksiksiz uyulması gerekmektedir:

Zemin incelemesi,

Doğru projelendirme,

Kaliteli malzeme,

Doğru uygulama,

Denetim

İnşaatlarda daha yüksek dayanım sınıfında betonlar kullanılmalı

2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği binalarda en az C25 dayanım sınıfı betonun kullanılmasını öngörmektedir. Yönetmeliğe göre yapılarda kullanılacak beton dayanım sınıfının bir sınıf yükseltilmesi sevindiricidir ancak yeterli değildir. Özellikle betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için dış çevre etkilerine dayanıklı şekilde boşluksuz olması gerekir. Bunun için de Yönetmelik’te dürabilitenin yani dayanıklılığın sağlanması için beton dayanım sınıflarının daha da yükseltilmesi çok önemlidir. Yüksek dayanım sınıflarında ve kalite belgeli betonlarla inşa edilen binaların depremde alacağı hasarın daha az olacağını öngörebiliyoruz.

Betonda KGS’nin yaptığı etkin denetim sektörün tamamına uygulanmalı

Beton dünyada en çok kullanılan yapı malzemesidir. Bugün dünyanın en yüksek binaları betonarme ile yapılmakta ve en güvenli yapı malzemesi olarak dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır. Ancak, diğer yapı malzemelerinde de olduğu gibi doğru uygulanması ve üretilmesi gerekmektedir. Denetimin sağlanamadığı yapı, hangi malzeme ile yapılırsa yapılsın depreme karşı yeterli dayanıma sahip olmaz. Ülkemizde beton üretiminde en etkin denetim T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış kuruluş olarak atanan Kalite Güvence Sistemi (KGS) tarafından yapılmaktadır. Bu denetimlerde, beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra habersiz ürün denetimleri de yapılmaktadır. Hazır betonda kaliteli üretim için KGS’nin uyguladığı denetim sistemi esas alınarak bütün tesisler ciddi bir şekilde denetlenmelidir.

Güncelleme Tarihi: 27 Şubat 2020, 17:52

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
Kenan
Kenan - 4 yıl Önce

Deprem öldürmüyor binalar öldürüyor. İnceleme sonuçları raporu gösterdi ki, malzeme hırsızlığı var, mühendislik uygulanmamış, denetim yapılmamış, herşey ortada, yok zeminmiş şuymuş buymuş. Zemine göre kata göre yaparsın hesabını yaparsın projeni,yaparsın denetimi, istediğin katı yap modern şehir oluştur, 4-5 katlı köy yapma bu şehri yazık....

SIRADAKİ HABER

banner137