TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’nun başlattığı “Kudüs Ahdi” imza kampanyasının açılış programına katılarak, kampanyayı başlattıkları için Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’nu tebrik etti.

Serdar yaptığı açıklamada, böylesine ulvi bir faaliyetin hem Müslüman dünyanın Kudüs meselesindeki tarihi mesuliyetini diri tutacağını hem de uluslararası toplumun reflekslerini harekete geçireceğini ifade etti.

“KUDÜS, AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ DURUMDA”

Dünyanın en kadim kentleri arasında yer alan Kudüs, semavi dinlerin kutsal mekânlarına sahip olması hasebiyle Müslüman, Hristiyan ve Yahudi toplumları için oldukça önemli” diyen Serdar yaptığı konuşmada, “Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı, Kıyamet Kilisesi gibi kutsal mekânlara ev sahipliği yapan ve dünyanın ortak değeri olarak kabul edilen Kudüs, ne yazık ki işgalci bir zihniyet tarafından açık hava hapishanesine dönüştürülmüş durumda. On yıllardır adım adım uygulanan işgal politikası yüzünden, her yıl küçülen ve dünya haritalarında nokta kadar kalan bir Filistin var. 1967’de Doğu Kudüs’te başlayan işgalle kentin demografik yapısı değiştirildi, mitolojik hikâyelerle bölgede yaşayanların evleri yıkıldı, yasadışı yerleşim birimleri kuruldu, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalarla insanlar baskıya maruz kaldı. Evrensel hukuk ve insan hakları ilkelerine aykırı uygulamalar ne yazık ki hala devam ediyor” dedi.

“BU KARAR, İSRAİL İŞGALİNİN, ABD TARAFINDAN MEŞRU SAYILMASI ANLAMINA GELMEKTEDİR”

Serdar konuşmasına şöyle devam etti: “Şu bir gerçek ki, Ortadoğu’nun hafızası çok uzun ve çok keskindir. Filistin’e ve Kudüs’e dair hatırlanan son barış ve adalet hissi, Osmanlı’ya aittir. Yaklaşık 400 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan bu coğrafya, birlikte yaşama idealinin zirve noktasındayken, Ortadoğu’nun kimliğini ve sosyolojik gerçeğini öteleyen politikalar yüzünden kan ve gözyaşına boğulmuştur. Son dönemde ABD hükümetinin, büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma planı da, bölgedeki kaos ve çatışma ortamını derinleştirecek bir kışkırtma girişimden başka bir şey değildir. Bu karar, İsrail işgalinin, ABD tarafından meşru sayılması anlamına gelmektedir. ABD’nin bu hamlesi bölgedeki barış ve istikrar ortamını ortadan kaldıracak, durumun daha da kötüleşmesine yol açacaktır. Ortadoğu’daki sorunlar göz ardı edilerek atılan hesapsızca adımlar hiçbir tarafa fayda sağlamayacağı gibi, uluslararası düzeyde birtakım gerilimlerin yaşanmasına da sebebiyet verecektir. Büyükelçilik açılışının, İsrail’in kuruluşunun 70. Yılına denk getirilmesi, Filistin halkının kimliğini ve varlığını yok saymış, Müslüman dünyayı ise ciddi biçimde yaralamıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Kudüs’le ilgili kararlarını ve yerleşik BM parametrelerini çiğneyen Trump yönetiminin bu ısrarının, -Ortadoğu coğrafyasının zor, hassas ve kırılgan yapısı düşünüldüğünde- ne denli feci sonuçlara sebebiyet vereceği akıldan çıkarılmamalıdır.

“KAMUOYU, BU KARARA GEREKEN TEPKİ GÖSTERMELİ VE TRUMP YÖNETİMİNİ SAĞDUYUYA DAVET ETMELİDİR”

Unutulmamalıdır ki, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1980 yılında kabul ettiği 478 sayılı kararla İsrail’in Kudüs’ü başkent olarak ilan etmesini geçersiz saymış ve bu karar çerçevesinde ABD dâhil uluslararası toplum, Doğu Kudüs’ün işgal altında olduğunu kabul etmiştir. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçileri Tel Aviv’dedir.  Hatırlanacağı üzere, Türkiye’nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump’un Kudüs kararını reddeden yasa tasarısı geçen Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ezici bir çoğunlukla kabul edilmiş (9’a karşı 128) ve birçok ülke bu kararın yanlış olduğunu farklı sertlik derecesinde belirtmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul Zirvesi ve daha sonra BM Genel Kurulu’nda alınan kararlar, uluslararası toplumun Kudüs’ün statüsü hakkındaki oldubittileri tanımayacağını bir kere daha netleştirmiştir. Buna rağmen ABD yönetimi, yanlışta ısrar etmekle sorumsuzca davranmakta ve uluslararası vicdanın sesini duymazlıktan gelmektedir. Başkan Trump, kendisini de diplomatik açıdan zora sokacak bu kararında yalnız kalmış ve barış denkleminin dışına itilmiştir. Bu nedenle, uluslararası teamüllere saygı duyulmalı ve İsrail’i iyice şımartacak, sorunu çözümsüz hale getirerek bölgede yeni çatışmalara kapı aralayacak bu karar, ABD tarafından tekrar gözden geçirilmelidir. Uluslararası kamuoyu da, bu karara gereken tepki göstermeli ve Trump yönetimini sağduyuya davet etmelidir. Kudüs’ün dini ve tarihi kutsiyetine dokunmamak, sadece Müslümanlar için değil bütün dünyanın sorumluluğundadır. Aksi takdirde Ortadoğu’daki sorunlar göz ardı edilerek atılan adımların olumsuz sonuçları bütün dünyayı etkileyecektir.

“FİLİSTİN HALKININ MEŞRU TALEPLERİNİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SAVUNACAĞIMIZ BİLİNMELİDİR”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, “Her zaman ve her platformda, mazlumun ve mağdurun yanında saf tutan bir ülke olarak, Filistin halkının meşru taleplerini güçlü bir şekilde savunacağımız, uluslararası toplumun ağırlıklı çoğunluğu ile birlikte evrensel duyarlılık göstereceğimiz bilinmelidir. Kudüs konusundaki hassasiyetimiz; şehre adalet getiren Selahattin Eyyubi’nin, barışı tesis eden Osmanlı’nın ve orada şehit düşen neferlerimizin bizlere mirasıdır. Bu karar karşısında kararlı bir duruş sergilemek ve “hak”dan, “haklı”dan yana durmak, Kudüs’ten ayrılmak zorunda kalmış olmamızın burukluğunu –bir nebze de olsa- giderecektir” diyerek sözlerini tamamladı.