CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM'de konuşma yaparak, 24 Ocak'ta meydana gelen depremle ilgili bilgi verip, beklentilerin ve sorunların çözümleriyle ilgili talepte bulundu.

İşte Milletvekili Gürsel Erol’un Elazığ ve Elazığ depremiyle ilgili yapmış olduğu konuşma…

“DEVLET SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA ELÂZIĞ'DA AKAN SULAR DURUR”

Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Elâzığ halkı adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ben önce Elâzığ'la ilgili genel bir bilgi vermek isterim. Elâzığ, Türkiye'nin en milliyetçi ve muhafazakâr kentlerinden birisi. Elâzığ milliyetçiliği, kafatasçılıktan, muhafazakârlığı da radikal bir anlayıştan kaynaklı değildir. Elâzığ'ın muhafazakârlığı ve milliyetçiliği devletçilikten gelen bir anlayıştır ve devlet söz konusu olduğunda Elâzığ'da akan sular durur, etnik kökenine, siyasi kimliğine bakılmaksızın herkes devletine sahip çıkar.

“ON SEKİZ YILLIK AK PARTİ İKTİDARLARI DÖNEMİNDE BAKAN VERİLMEYEN TEK İL ELAZIĞ'DIR”

Şimdi, burada Genel Kurula bu seslenişi yaptıktan sonra, AK Parti Grubuna seslenmek istiyorum: Elâzığ, AK Parti'nin kuruluşundan bugüne kadar istisnasız ve kesintisiz sürekli AK Parti'ye destek veren bir şehirdir. Süreç içerisinde bütün milletvekillerini AK Parti'den seçmiştir. Şu anda 20 belediyemiz var, bu 20 belediyenin 15 belediyesi AK Partili, 3'ü Milliyetçi Hareket Partili, 1'i Saadet Partili, 1 belde de HDP'li. Yani bugün benim sizden talebim, Elâzığ halkının siyasi olarak size verdiği desteğinin vefasını ve sonuçlarını almak. Elâzığ halkının AK Parti'den istekleri, talepleri, beklentileri var; ben de o ilden seçilmiş bir milletvekili olarak sizin o kente sahip çıkmanızla ilgili beklenti içinde olduğumuzu ve Elâzığ halkının beklenti içinde olduğunu söylemek isterim. Çünkü, bakın, on sekiz yıl içerisinde Elâzığ'ın çevresindeki bütün illerden bakan çıkmıştır; Bingöl'den, Diyarbakır'dan, Sivas'tan, Malatya'dan, Maraş'tan, Antep'ten, bütün illerden. On sekiz yıllık AK Parti iktidarları döneminde bakan verilmeyen tek il Elâzığ'dır.

“DEVLET ELAZIĞ'DAYDI VE KRİZ DOĞRU YÖNETİLDİ”

Şimdi, geldik 24 Ocak depreminden sonraki süreçle ilgili Elâzığ halkının beklentilerine, sorunlarının çözülmesiyle ilgili taleplere.

Bakın, sayın milletvekilleri, 24 Ocak günü Elâzığ'da 6,8 büyüklüğündeki deprem sonrası devlet Elâzığ'daydı ve kriz doğru yönetildi, oradaki krize doğru müdahale edildi, vatandaşın anlık beklentileri, talepleri karşılandı. Bu, devlet aklıydı. Çünkü niye? Orada yalnızca Hükûmet yoktu; orada Cumhurbaşkanı vardı, bakanlar vardı, Hükûmet vardı, siyasi partiler vardı, Türkiye'de siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün belediyeler vardı, kamu kuruluşları vardı, sivil toplum örgütleri vardı -devlet budur- ve Türkiye'nin 81 ilinin 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı vardı. Devlet oradaydı.

“1959 YILINDAKİ KANUNLARA GÖRE, ELAZIĞ'IN SORUNLARINI ÇÖZECEK DEĞİL”

Şu anda ihtiyacımız olan Elâzığ'ın ihtiyacı olan ne? Elâzığ'ın Hükûmetin siyasi iradesine ihtiyacı var. Nedir bu? Sorunlarının çözümü. Neyle ilgili sorunlarının çözümü? Depremden kaynaklı hak kayıplarının, mal kayıplarının sorununun çözümüyle ilgili beklenti. Bakın, şimdi bir kanun teklifi geldi. Biz, daha ilk gün, burada, Elâzığ depremiyle ilgili sürecin takip edilmesi, sorunların tespitiyle ilgili beklentilerin, taleplerin neler olabileceği konusunda bir araştırma önergesi verdik, bir komisyon kurulmasını talep ettik ve örnek verdik. Ne dedik? Dedik ki: Afet kapsamında olabilecek deprem, sel, yangın, zelzele, aklınıza ne gelirse, bunlarla ilgili 1959 yılında hazırlanan 7269 sayılı Kanun bugün ne Elâzığ'ın ne de bu afetleri yaşayan başka bir kentin ihtiyaçlarına karşılık verecek içerikte değildir. Erzincan depreminde o günkü Hükûmet bunu yapmış. Ne yapmış? Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel afete maruz bölge ilan etmişler. Sonra, sorunların çözümüyle ilgili, 3838 sayılı Kanun'la ek maddeler çıkarılarak Erzincan, Gümüşhane ve Tunceli kapsam içerisine alınmıştır. Bugün ne yapıyoruz? Bugün, 1959 yılındaki kanunlara göre, Elâzığ'ın sorunlarını çözecek değil, orada insanlarımızın, yurttaşlarımızın, fakirin fukaranın, yetimin hakkını gasbedecek işlemler yapılmakta. Nedir bunlar?

“BİR YIL ERTELEMEK ÇÖZÜM DEĞİL Kİ!”

Bakın, elektrik işletmesi kimindi? Devletindi, değil mi? Türkiye'deki en büyük barajlardan biri Keban Barajı'dır, elektrik üretimi yapar. Keban Barajı nerededir? Elâzığ'dadır Peki, siz şimdi bu halkın millî serveti olan işletmeyi özelleştireceksiniz bir deprem olmuş, vatandaşın mağduriyeti var elektrik parasını şirkete ödemeyi garanti hâline getireceksiniz. Bir yıl ertelemek çözüm değil ki! Erteledin de bir yıl sonra vatandaş bunu nasıl ödeyecek? Sen faizini istediğin kadar öde, vatandaş nasıl ödeyecek? Bu gibi durumlarda faizleri devlet üstlenmemeli.

“O BÖLGEDE YAŞAYAN İNSANLARDAN NE ELEKTRİK NE DOĞAL GAZ PARASI ALMAMALI”

Bu gibi durumlarda işletme sahipleri, kesinlikle, o bölgede yaşayan insanlardan ne elektrik ne doğal gaz parası almamalı. Bunu değiştirme gücünüz var mı şu anda? Yok. Ama benim bir önerim var, AK Parti Grup Başkan Vekiline sesleniyorum: Sayın Başkan, bir yıl erteleme varsa bile Sayın Komisyon Başkanına da bunu iletmek isterim en azından KDV'sini ve vergilerini muaf tutun. Yani sonuçta bunu devlet alacak. Siz bir tarafta "Vatandaşın mağduriyeti var." diye erteleme getiriyorsanız o fatura üzerinden KDV ve vergi almayın. En azından vatandaşın lehine gelişecek bir sonuç olsun.

“BEN BU SORUNUN CEVABINI VEREMEDİM”

Buradan Elâzığ depremi sonuçlarıyla ilgili vatandaşın bana sorduğu ama benim cevap veremediğim… Yani bunu özellikle AK Parti Grup Başkan Vekiline ve AK Parti Grubundaki tüm milletvekillerine soruyorum. Bunun cevabını içinizden bir kişi verebilirse, ben bir daha Elâzığ depreminin sonuçlarıyla ilgili bu kürsüde konuşma yapmayacağım. Çünkü ben veremedim.

“DEVLETE OLAN GÜVENİNDEN ASLA ŞÜPHEYE DÜŞMEMESİNİ SÖYLEDİK”

Bakın, şimdi, Elâzığ depreminde, otuz gün boyunca yalnızca ben değil, ilin 5 milletvekili, belediye başkanları, vali, hepimiz günde yirmi saat sokak sokak gezerek devletin büyüklüğünü, devletin fakir fukarayı çaresiz bırakmayacağını ve vatandaşın da devlete olan güveninden asla şüpheye düşmemesini söyledik.

“BİR EVE İKİ KREDİ; İŞTE SORUN, BUNUN ÇÖZÜMÜNÜ BANA BİR SÖYLEYİN”

Sayın Grup Başkan Vekili dinler misiniz beni. Vatandaşın birisi beni bir gün yakaladı sordu, dedi ki: "Ben evimi alırken banka kredisi kullandım. Şu anda bankaya borçluyum. Benim evim yıkıldı, devlet bana ev yapacak, bu sefer beni TOKİ'ye de borçlandıracak yani ben 1 ev için 2 kredi ödeyeceğim. Bir: Yıkılan evim için bir kredi ödüyorum, devam edecek. İki: Devlet bana yeni bir ev yapacak ve bunu da kredilendirecek, ben bunun da kredisini ödeyeceğim." Bir eve iki kredi; işte sorun, bunun çözümünü bana bir söyleyin. Hem AK Parti Grubundaki tüm milletvekillerine soruyorum hem Komisyon Başkanımıza soruyorum hem de AK Parti Grup Başkan Vekiline soruyorum. Elâzığ halkının beklentilerine cevap vermek için elinizi vicdanınıza koyarak siyasi iradenize göre değil, insani ve vicdani duygularınıza göre değerlendirme yapmanızı bekliyorum...

VİDEO