Antik çağdan günümüze ulaşan yazılı taşları tespit etmek, bunları kaydetmek ve kitap ile makaleler halinde yayımlamak amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle 2012 yılında çalışmalar başlatıldı. Bu kapsamda arkeolog, tarih ve eski çağ bilimcilerinden oluşan 8 kişilik ekip, Bilecik'in kuzey ve güneyini karış karış geziyor, her gün farklı bilgilere ulaşıyor.

2 bin yıllık tarihe ışık tutuyorlar

Yüzey araştırmalarıyla ulaştıkları yazıtları kayıt altına alan, üzerindeki yazılarla 2 bin yıllık tarihe ışık tutan ekip, bazı köylerin eski isimlerini bile tespit ediyor.

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Hüseyin Sami Öztürk, bakanlık izniyle ilk önce Sakarya'nın Taraklı, Geyve ve Pamukova ilçelerinde taş aramaya başladıklarını söyledi.

Oradaki çalışmalar sırasında yazıtlı taşların Bilecik tarafında olduğunu öğrendiklerini ve rotayı bu bölgeye çevirdiklerini belirten Öztürk, 2012 yılından bu yana Bilecik'in kuzey ve güney bölgelerini taradıklarını anlattı.

Hüseyin Sami Öztürk, 2015'ten bu yana da Osmaneli ve Gölpazarı ağırlıklı çalıştıklarını vurgulayarak, "Yaptığımız iş antik dönemden kalan yazıtlı taşları tespit etmek, bunları kaydetmek ve kitap ile makaleler halinde yayımlamak. Ayrıca bunların korunmasını sağlamak. Bir şekilde bunları toplamak amacındayız" dedi.

2016 yılında Bilecik Arkeoloji Müzesi'nin de desteğiyle bölgedeki yazıtlı taşları bulundukları ilçe merkezine taşımak için harekete geçtiklerini anlatan Öztürk, bunu ilk olarak Osmaneli ilçesinde başlattıklarını belirtti.

Literatüre kazandırıyorlar

Hüseyin Sami Öztürk, antik çağ tarihini M. Ö. 1. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar ortaya koymaya çalıştıklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Bölgede şimdi olduğu gibi o zaman da halk çiftçilikle uğraşıyormuş. Çok sayıda adak ve mezar taşı bulduk. Roma mezarlıkları ile karşılaştık. Bölgede kimler yaşamış bunu öğreniyoruz. Yeni köy isimleri öğrendik. Birçok köyün antik dönemdeki ismini öğrenme şansına sahip olduk. Osmaneli'de Balçıkhisar Köyü var, bulduğumuz adak yazıtında köyün en eski adının Dakapene olduğu ortayı çıktı. Litaratüre bu ismi kazandırıyoruz."

550'nin üzerinde yazıt kayıt altına alındı

Bu yılın sonuna doğru Osmaneli'de buldukları 80'in üzerindeki yazıtı, tek bir kitap haline getireceklerini belirten Öztürk, "Bölgenin yaklaşık 2 bin sene önceki tarihine elimizden geldiği kadar ışık tutmuş olacağız" dedi.

Çalıştıkları bölgelerde şu ana kadar 550'nin üzerinde yazıtı kayıt altına aldıklarına dikkat çeken Öztürk, şunları söyledi:

"Köy köy gidiyoruz, karış karış geziyoruz. Çalışmayı yaparken yerel yönetimlere bilgi veriyoruz. Bölgeyi tanıyan insanlar bize göremeyeceğimiz taşları bulmakta büyük destek sağlıyor. Bir kişinin evinin bahçesindeki taşı görmemiz mümkün değil." 

Defineciler yazıtlara zarar vermemiş

Hüseyin Sami Öztürk, Gölpazarı ilçesinde 2013 yılında ziyaret ettiği köyün eski mezarlığına gittiğine de değindi.

"Oradaki enteresan olay şu, defineciler inanılmaz kazı yapıyorlar, raporlara da yazdık bunları. Fakat oradaki definecilerin diğerlerinden tek farkı hiç olmazsa taşları kırmıyorlar diyebilirim. Mezardan çıkardıkları taşları özenle kenara koyuyorlar. Onlar zarar vermedikleri için kırmadıkları için de biz o yazıtları okuduk. Oradan sadece o mezarlıktan 15 mezar steli okuduk. Yeni bir sürü bilgiye de ulaşmış olduk."