Bir dönem Menteşeoğulları Beyliği'ne de başkentlik yapan Beçin Antik Kenti'nde yer alan ve bölgede son dönemlerde yaşanan depremlerin de etkisiyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan tarihi Yelli Camii'nin restorasyonu tamamlandı, açılmak için gün sayıyor.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2012'de alınan antik kentteki, kale ve çevresinde Prof. Dr. Kadir Pektaş başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarının bu yılki kısmı tamamlandı.

Restorasyon çalışmaları devam ederken pek çok medrese, hamam, cami, han, türbe kalıntısı bulunan antik kentten bugüne gelen yapılar arasında Bizans şapeli, Menteşeoğulları döneminden Karapaşa Medresesi, Ahmet Gazi Medresesi, Orhan Bey Camii, Bey Konağı, Bey Hamamı, Kızılhan, Yelli Camii ve medresesi ile bir türbe yer alıyor.

"Sağlam mimari yapılarından biri"

Beçin Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Kadir Pektaş, "Yelli Camii surların dışında medrese ve hamamla birlikte bir külliye olarak inşa edilen bir kompleksin en büyük yapısı. Yelli Camii 500 yıl sonra ibadete açılarak eski ihtişamına kavuşacak" dedi.

Tek kubbeli, iki gözlü son cemaat yeri olan ve 14-15. yüzyılın en dikkat çekici, küçük ölçekli ama sağlam mimari yapılarından biri olduğunu vurgulayan Pektaş, caminin sadece antik kentte değil, o dönem bütün Anadolu'da dikkat çeken yapılardan biri olduğunu vurguladı.

"Bozulmamış 20 mezarı korumaya aldık"

Camideki kalıntılarla, alanın Menteşe Beyliği'nden çok Osmanlı’nın ilk dönemlerine ait olabileceğini düşündüklerini anlatan Pektaş, "Burada yürüttüğümüz çalışmalarda caminin batı yönündeki mezarlıkları da gün yüzüne çıkardık. Kazı çalışmalarında bütünlüğü bozulmamış 20 mezarı korumaya aldık" dedi.

Mezarların belgelenmesinden sonra koruma altına alındığını vurgulayan Pektaş, şöyle konuştu:

"Bu kapsamda caminin kuzeye doğru kayması nedeniyle statik sorunları olduğu düşünülerek, bu tarafta bir istinat duvarının yapılması gündeme geldi. Şu anda onu da yapıyoruz ve iç mekanda kubbeyi, ön cemaat yerinin üst örtü sistemini de tutabilmek için bir ahşap iskele kuruldu. Çalışmalarımız 21 Aralık’a kadar devam edecek."

"Aslına uygun restore edildi"

Restorasyonda mümkün olduğunca yerel malzemenin kullanımına dikkat ettiklerini anlatan Pektaş,"Camide kullanılacak taşları çok yakında bir alandan çıkardık. Buraya çok yakın bir alan vardı. Cami yapılırken o dönemde taşların oradan temin edildiğini, taşların özelliklerini araştırdığımızda bulduk. Buraya birkaç kilometre ötede bir yerden bu taşları temin ettik. Bu ölçülerde keserek, düzenleyerek restorasyonda kullandık. Hem ucuza mal etmiş olduk hem de orijinal malzemesini kullanmış olduk" dedi.

Pektaş, restorasyon çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkarılan mezarların 14 ya da 15. yüzyıla ait olduğunu düşündüklerini aktararak, şöyle konuştu:

"Bazı mezarlarda birkaç örnekte sanki farklı bir durum var gibi görünüyor. Belki Osmanlı öncesi bir dönem, Türklerden önceki bir dönem gibi görünse de deprem nedeniyle kaymalardan kaynaklı mezarlarda da bir yön değişikliği olabilir."

Prof. Dr. Kadir Pektaş, çalışmaların mart ayında bitirilerek caminin ibadete açılmasını planladıklarını söyledi.