Koronavirüs salgınının ilk gününden bu yana hastalığın semptomlarına ilişkin pek çok araştırma yapıldı. İlk ortaya çıkan veriler hastalığın akciğerlerde yarattığı tahribata yönelikti. Aradan geçen bir yılda hastalıkla ilgili çok daha fazla bilgiye ulaşıldı. Dünyanın dört bir yanında araştırmalar yapan bilim insanları, hastalığın vücudun diğer organlarına nasıl etki ettiğini ortaya koydu.

Araştırmalara göre COVID-19’un en az akciğerler kadar etki ettiği organlardan biri de beyin... Öyle ki koronavirüs beyinde, inmeye kadar sebep olan tahribatlara yol açıyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Karadaş, salgının başından bu yana COVID-19’un sebep olduğu pek çok semptomla karşılaştıklarını söylüyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Karadaş

[Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Karadaş]

Dünyanın ilk ‘prospektif’ araştırması

Pandemi başladığında bulguların genellikle enfeksiyonla ilişkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Karadaş, “Nörolojik belirtileri olanların hastalığı ağır geçirdiklerini gördük” diyor.

Prof. Dr. Karadaş, bu noktada, dünyada ilk defa yapılan bir çalışmaya imza attıklarını söylüyor. O çalışmayı şöyle anlatıyor:

“Dünyanın ilk ‘prospektif’ (ileriye dönük) çalışmasını yaptık. Biz işin içine girip hastaları yüz yüze incelemeye başladığımız zaman nörolojik belirtilerin çok net ortaya çıktığını, hatta nörolojik belirtileri olanların hastanede kalma sürelerinin daha uzun olduğunu gördük.”

Uluslararası camiada da büyük ilgi gören bu çalışma 239 COVID-19 hastasının bulguları incelenerek yapıldı. Araştırma sonucunda COVID-19 hastalarında nörolojik belirtilerin sıklıkla görüldüğü ortaya çıktı. En sık görülen semptomun baş ağrısı olduğu gözlendi. Baş dönmesi, bilinç bozukluğu, koku ve tat alma bozukluğu, serebrovasküler hastalıklar (beyin damar hastalıkları), epileptik nöbetler ve kas ağrıları ise saptanan diğer nörolojik bulgulardı.

Fotoğraf: Getty Images

[Fotoğraf: Getty Images]

İnmeye kadar varan sonuçlar doğuyor

Koronavirüs beyinde tüm bu semptomların yanında hayati tehlikeler de doğurdu. Prof. Dr. Karadaş, “Bunların başında beyin damar hastalıkları geliyor” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Beyin damarlarında tıkanıklık saptadığımız bazı hastalarımız oldu. Yine bazı hastalarda beyin kanaması oldu. Bunlara hızla müdahale edilmesi gerekiyor. Çünkü sonuçları kötü olabiliyor. Ama hızlı, akıllı ve uygun bir müdahale ile hastaları kurtarıyoruz. Epilepsi nöbetleri gördüğümüz hastalar da var. Bunlar yüksek oranda değil ama bu süreçte az da olsa gördük. Tüm bunlar hayati risk yaratan nörolojik semptomlar.”

Fotoğraf: Getty Images

[Fotoğraf: Getty Images]

Şikayetler zaman içinde azalıyor

Koronavirüs sürecinde öğrenilen bir diğer bilgi de hastalığı atlatanlarda aylar boyunca süren semptomların varlığı… COVID-19’un nörolojik semptomları, aynı şekilde aylar boyu sürebiliyor. Prof. Dr. Karadaş, şikayetleri uzun süren hastalarla ilgili önemli tespitlerde bulunuyor:

“6 ay süreyle koku alma duygusu gelmeyen hastamız var. Dolayısıyla koku alma bozukluğunun uzun sürdüğünü söyleyebilirim. Polikliniklere baş ağrısı, baş dönmesi, uyku bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu semptomları devam eden çok sayıda hasta müracaat ediyor. Gözlemlerimize göre son dönemlerde saç dökülmesi de çok fazla görülüyor.”

COVID-19’u atlattıktan sonra nörolojik şikayetleri devam edenlere çeşitli destek tedavileri uygulanıyor. Prof. Dr. Karadaş, tedavi süreciyle ilgili olarak, “Hekim kontrolünde kişinin durumuna göre destekler veriliyor. Omega-3’ün yanı sıra vitamin, magnezyum veya kısa süreli çinko destekleri veriliyor. Bunları gereksiz almamak gerekiyor. Mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalı” diyor.