Kanser, bugün dünyadaki en yaygın hastalıklardan biri ve önde gelen  ölüm sebepleri arasında. DSÖ verilerine göre kanser, küresel olarak kalp  hastalıklarının ardından en fazla ölüme yol açan ikinci etken. Dünyada 2015  yılında 8,8 milyon kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Her 6 ölümden 1’inin  sebebi kanserdi.

Bilim adamaları kanser hastalığını "zararlı hücre gelişiminin olağan  sınırlarını aşarak vücuttaki komşu bölgelere ve diğer organlara yayılması" olarak  tanımlıyor. "Metastas" adı verilen yayılma süreci kötü huylu tümörlerin veya  "neoplazma" adı verilen yeni dokuların oluşumuna yol açarak bulaştığı organın ve  vücudun genel bağışıklık direncini kırıyor.

Risk faktörleri

Kanser vakalarının yaklaşık üçte biri beslenme ve yaşam tarzıyla  ilgili seçimlerden kaynaklanıyor. Sigara ve alkol kullanımı, vücut kitle  endeksinin yüksekliği, fiziksel aktivite eksikliği ile meyve ve sebze tüketiminin  az olması önde gelen risk faktörleri arasında yer alıyor.

Bilim adamları sigaranın en önemli risk faktörü olduğu konusunda  uyarıyor. Ölüme yol açan kanser vakalarının yüzde 22’si sigaradan kaynaklanıyor.

Kanseri tetikleyen bazı enfeksiyonlar da risk faktörü kapsamında  değerlendiriliyor. 2016’da “Lancet” bilim dergisinde yayımlanan bir  meta-araştırmaya göre, 2012 yılında teşhis edilen kanser vakalarının yüzde 15’i  mide virüsü helicobacter pilori, insan papilloma (HPV), Hepatit B, Hepatit C ve  Epstein-Barr virüsleriyle birlikte ortaya çıkmıştı. Araştırmada Hepatit ve HPV  gibi enfeksiyonların, düşük ve orta gelir grubundaki ülkelerde kanser vakalarının  yüzde 25’ine yol açtığı tespit edilmişti.

Kanserin erken teşhis edilmemesi ve tedavi olanaklarına erişim  olmaması ölümlü vakaların ortaya çıkmasındaki başlıca etken. 2017 yılında düşük  gelir grubundaki ülkelerin yalnızca yüzde 26’sı kamu sağlık sisteminde kanser  tedavisi için gerekli kadro ve imkanların bulunduğunu bildiriyordu. Yüksek gelir  grubundaki ülkelere ise bu oran yüzde 90’ı aşıyordu.

Kanser, ekonomiler üzerinde büyük yük oluşturuyor. DSÖ’ye bağlı  Uluslararası Dünya Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre, 2010  yılında kanserin dünya ekonomisine yıllık maliyetinin 1,16 trilyon dolar olduğu  tahmin ediliyordu.

Tedavide yeni umutlar

Kanser, tıp biliminin henüz kesin bir tedavi geliştirebildiği bir  hastalık değil. Farklı kanser tiplerine ve vücudun farklı bölgelerine göre tedavi  yöntemleri mevcut. Hastalıklı dokunun ameliyatla alınması, "radyoterapi" adı  verilen radyasyon uygulamasıyla veya "kemoterapi" denilen kimyasal ilaçlar  yoluyla geriletilmeye çalışılması en yaygın olarak kullanılan yöntemler.

Son dönemde özellikle genetik alanında yaşanan gelişmeler kanser  tedavisi için yeni umut kaynağı haline geldi. Kanserli hücrelerin DNA kurgulama  yöntemleriyle pasifize edilmesi veya bağışıklık hücrelerinin genetik  müdahalelerle etkin hale getirilerek hastalığın yenilmesi gibi yöntemler  hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar verdi. Bu yöntemlerin  insanlar üzerinde uygulanması yakın gelecekte gündeme gelebilir.

Küresel kanser haritası

Kanser vakalarının ülkeler arasında dağılımına bakıldığında nüfusa  oranla kanser vakalarının ortaya çıkma yoğunluğun en fazla gelişmiş ülkelerde  olduğu görülüyor.

Uluslararası Temel Sağlık Bakımı Araştırma Ağının derlediği verilere  göre, nüfusa göre en fazla kanser vakası görülen 6 ülke Danimarka, İrlanda,  Avustralya, Belçika, Fransave ABD oldu. Bu ülkelerde her 100 bin kişide kanser  görülme oranı Danimarka'da 326, İrlanda'da 317, Avustralya'da 314, Belçika'da  306,8, Fransa'da 300,4 ve ABD'de 300,2 kişi olduğu kaydedildi.

Çok sayıda Avrupa ülkesinin de yoğunluk sıralamasında üst basamaklarda  olduğu görülüyor. Her 100 bin kişide kanser görülen kişi sayısı Almanya'da 282,1,  İngiltere'de 266,9, İtalya'da 274,3 ve İspanya'da 241,4

Türkiye ise her 100 bin kişide 144 kanser vakasıyla 3. derecede  yoğunluğa sahip ülkeler arasında bulunuyor.

(gazetevatan.com)