Gördüğümüzü, duyduğumuzu unutabiliyoruz, fakat kokuyu asla. Yaşadığımız bazı olayları veya hayatımızda olan insanları kokuları ile hafızamıza kodlayabiliyoruz. Yıllar geçse bile o kokuyu tekrar almamız tüm anılarımızın canlanmasına sebep olabiliyor. Günlük yaşantımızı olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilen koku duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman kapatılamayan tek duyudur.

İnsan burnunun yaklaşık olarak 13 bin koku molekülünü birbirinden ayırt edebildiği, 3-8 bin arasındaki molekülün ise tam bir keskinlikle ve etkin olarak hissedilebilir. İnsan burnunda bin civarında değişik koku reseptörü vardır. Ayrıca beş milyon kadar nöronun koku duyusunu algılamak ve ilgili merkezlere iletmekle görevli olduğu sanılmaktadır. Kokuyu ileten sinirler, organizmadaki en yavaş ve en ince sinirlerdir

“Söz gider, koku kalır”

Kokunun ruhsal durum, hafıza, duygular, eş seçimi, bağışıklık sistemi ve hormonları etkilediğini dile getiren, hafıza söz konusu olduğunda hep görsel ve işitsel uyaranlar üzerinde durulmuş koku duyusu ihmal edilmiştir. Halbuki koku duyusu, bilginin bellekte yer etmesi açısından çok önemli bir etkendir. Diğer tüm duyular önce talamus filtresinden geçtikten sonra limbik sisteme ulaşırken, koku duyusu talamusa uğramadan direk limbik sisteme ulaşarak anında davranışlarımızı etkiler.

Taze çekilmiş kahve kokusu, fincana yeni doldurulmuş taze çay kokusu, yeni biçilmiş çimen kokusu, fırından yeni çıkmış ekmek kokusu, kurak yaz günlerinde aniden bastıran yağmurun ardından kalkan toprak kokusu, vanilya kokusu, deniz, nehir ve yosun kokusu; bunlar hep hayatımıza keyif veren ve anlam kazandıran kokulardır.

Koku hafızası nasıl oluşur?

İnsnların belleğinde, bir de koku hafızası bulunuyor. Koku hafızamız daha anne karnında plasentanın içindeyken oluşuyor. İnsanın koku hafızasında binlerce koku bulunabiliyor. Koku hafızamız bellekle aynı alanda işlendiği için anıların çağrılmasında daha yoğun hissediliyor.

Koku duyusu günlük yaşantımızı da etkiliyor

Diğer duyulara oranla daha geç beyne intikal ederler ama hafızada çok daha fazla yer ederler. Koku algısı, beyindeki koku merkezine ulaştığında, beyin daha önceki deneyimlerle belirlenmiş şifreleri çözerek, kokunun tanınmasını sağlar. Beyne ulaşan koku duyusu, limbik sistemdeki duygusal ve dürtüsel merkezlere de iletilir. Kokunun davranış ve duygular üzerindeki etkileri bu bağlantılarla açıklanabilir. Kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları da aklımıza getirirler. Yolda yürürken rastladığımız tanıdık bir parfüm kokusu, bize o parfümü kullanan arkadaşımızı hatırlatır. Ayrıca her insanın kendine özgü bir ten kokusu vardır ve bu da parmak izlerimiz gibi oldukça özel bir durumdur. Sıcaklık, koku gibi aynı fiziksel koşullarda, belli uyaranların varlığıyla beraber öğrendiğimiz şeyleri, aynı koşullar tekrar yaratılıp aynı uyaranlar bize tekrar verildiğinde, mükemmel olarak hatırlayabiliyoruz. Eğer yabancı dilde bir kelime grubunu, mesela yasemin kokan bir ortamda ezberlediyseniz, bu kelimeleri gene yasemin kokan bir ortamda çok daha iyi hatırlayabilirsiniz. Çünkü koku, bu kelimelere ilişkin semantik hafızanızın harekete geçmesine yardımcı olacaktır.

“Koku adaptasyonu nedir?”

İnsanın koku alma sistemi zaman içerisinde değişir ve hem kötü hem iyi kokuları, çok güçlü olmadıkları durumlarda, belirlemekte zorlanır. Buna kokusal adaptasyon adı verilir ve bir kokuya ya da esansa adapte olmak için genellikle bir saat gibi bir süre yeterlidir.
Örnek olarak; esanslandırılmış bir ortamda çalışan insanlar genellikle bu esansa adapte olur ve kokusunu ayırt edemezken dışarıdan bu ortama girenler kokuyu derhal ayırt edebilir. Ancak kokuya adapte olan kişi bir süre ortamdan uzaklaşıp tekrar döndüğünde aynı kokuyu tekrar duyumsamaya başlar.”

“Koku ruh halimizi nasıl etkiliyor?”

“Ruh halimiz koku ve renkler ile tasvir edilebilir” diyen Dr. Mehmet Yavuz, “Gül, karanfil kokusu, kırmızıyı anımsatır. Tutku, kendine güven, enerji ve hafıza ile ilişkilidir. Mandalina, greyfurt kokusu turuncuyu çağrıştırır. Değişim, yaşama enerjisi, sosyallik anlamına gelir. Limon, ananas, muz kokusu sarıyı çağrıştırır. Mutluluk, arkadaşlık, pozitif enerji, ilham kaynağı anlamına gelir. Çimen, yaprak kokusu yeşili akla getirir. Yenilenme, uyum, istikrar, sükûnet, dinginlik ve verimlilik ile ilişkilidir. Göl, nehir, okyanus kokusu maviyi çağrıştırır. Sadakat, barış, rahatlama, bilgelik, odaklanma ile bağlantılıdır. Lavanta, menekşe kokusu moru hatırlatır. Asalet, romantizm ve gizem ile alakalıdır. Amber, tütsü kokusu siyahı çağrıştırır. Güç otorite, ciddiyet anlamına gelir. Yasemin kokusu beyazı düşündürür. Saflık, masumiyet, temizlik ve umut anlamı uyandırır. Odun, tahta, kereste kokusu kahverengiyi düşündürür. Güvenilirlik, dostluk, sadelik ve mütevazilik akla getirir. Dolayısıyla çeşitli kokular kullanarak kişilik yapısını ve psikolojisini etkilemek mümkündür. Örneğin; Komedi temalı bir tiyatro oyununda, ciddiyet kazandıran amber ve tütsü kokusu kullanırsanız, kişileri güldürmeyi başaramayabilirsiniz. Ciddiyet istediğiniz bir mekanda da odun ve tahta kokusu kullanırsanız, insanlar lakayt ve rahat davranışlar içerisine girerler ve bir türlü istediğiniz ciddiyete ulaşamayabilirsiniz. Nitekim çalışma odalarında hafızayı olumlu etkilemek için gül, karanfil kokusu kullanılmalı, eğlence mekanlarında ise mandalina, limon, ananas veya muz kokuları gibi kokular tercih edilmelidir.

“Anosmi”

Koku duyusunun kaybına anosmi, azalmasına hiposmi, kötü koku algılamaya kakosmi denir. Beyin tümörü gibi çeşitli organik hastalıklarda ve kimsayal maddelere maruz kalma durumlarında, kokain gibi bazı uyuşturucu kullanımlarında anosmi ortaya çıkabilir. Anosmi hafızayı direk etkiler, ayrıca dikkat dağınıklığı oluşturabilir. Hatta Alzheimer gibi ciddi unutkanlık hastalıklarının ilk belirtileri arasında ortaya çıkabilir.” şeklinde konuştu.