Son 4 haftada vaka sayıları artışa geçti. 10 gündür ise 20 binin üzerinde pozitif hasta çıkıyor. Aşı çalışmaları hızla devam ederken, aşı dozlarının tam yapılması büyük önem taşıyor.

Hastanelere başvuranlar arasında özellikle genç nüfusun pozitif çıkması dikkat çekiyor. Yoğun bakımdaki hasta sayısında yüzde 90'lara varan bir artış yaşanıyor. Yatan hasta sayılarının yükselmesinde her yaştan aşısız bireyler etkili oluyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 20 milyonun üzerinde kişinin henüz birinci doz aşısını bile yapmadığını açıkladı. Koca, çift doz aşının pandemiyle savaşta çok önemli olduğunu vurguladı.

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener de salgının önüne geçmede tek doz aşının etkisi olmadığını belirterek ikinci ve üçüncü doz aşıyı da yaptırmanın büyük önem taşıdığını söyledi.

"Son 4 haftada vaka sayası yüzde 200'ün üzerinde arttı"

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener, son 4 haftada vaka sayasının yüzde 200'ün üzerinde arttığına işaret ederek ağırlıklı olarak  Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde bunun yaşandığını söyledi.

"Bu artışın temel sebebi ikinci dozunu olmayanlar ya da hiç aşılanmamış olanlar" diyen Şener, hastalığı geçirip aşı olmayanların da önemli bir grubu oluşturduğunu söyledi.

Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: 

 "Hastalığı atlattığı için korunduğunu zannediyor. Özellikle 60 yaş üstünde hastalığı sağ salim atlatıp sonra aşılanmaya gitmeyenlerde hastalık ölümcül seyredebilir. Doğal bağışık oluşuyor ama kalıcı bir antikor yanıtı olmuyor. O yüzden mutlaka salgın yaygın olduğu için, başka varyantlar olduğu için hastalığı atlatmış olsa bile aşı olmalı."

"Tek aşı eşittir hiç aşı"

Sadece COVID-19 aşılarında değil diğer aşılarda da iki dozun önemli olduğuna dikkati çeken Şener, "Tek aşı eşittir hiç aşı. Hiçbir aşı tipinde tek aşı yapılmaz. Bunun altını çizmemiz lazım. Bazıları tek dozu oluyor, ikinci dozu olmuyor. O zaman ilk aşı da boşuna olmuş oluyor. Maddi ve manevi külfetin yanında sonuç da alamıyoruz. Aşılanma takvimi geçerse baştan başlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Şener, dünya genelinde de vaka sayılarının artığını belirterek "Sağlık personeli bence yüzde 100 aşılanmalı eğer özel bir durumu yoksa. Çünkü sağlık çalışanları COVID-19 hastaları dışındaki hastalara da bakıyor. O yüzden farkına varmadan yayabilirler" diye konuştu.

"Eğitim çalışanlarının da yüzde 100 aşılanması gerekiyor"

Ailelerin en değerli varlıkları olan çocuklarını öğretmenlere emanet ettiğine değinen Şener, bu yüzden eğitim çalışanlarının da yüzde 100 aşılanması gerektiğini kaydetti.

Şener, İtalya ve Fransa'da öğretmenler için aşının zorunlu olma durumunun söz konusu olduğunu dile getirerek ABD'de de kamu çalışanlara zorunluğun eylülde geleceğini ifade etti. Dünya genelinde ülke ülke yeni kararların açıklandığını anlatan Şener, Türkiye'de ise zorlamadan ziyade ikna yolunun şu an için tercih edildiğini aktardı.

Şener, okulların açılmasıyla yüksek öğrenimde eğitim gören 3 milyondan fazla kişinin yer değiştireceğine işaret ederek doğacak riskleri ortadan kaldırmak adına aşılanmanın hızlanması gerektiğini vurguladı. Aşının belirli gruplarda zorunlu olması gerektiğini dile getiren Şener, bu konuda bir rehber hazırlanabileceğini aktardı.

"Aşı olmuş kişi 1 birim virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 birim arası virüs taşıyor"

Aşı olanlarla olmayanlar arasında virüs yükü farklılığı bulunduğuna dikkati çeken Şener, "Aşı olmuş kişi 1 birim virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 birim arası virüs taşıyor. Bu kadar bir fark varken toplumu aşılı ve aşısız diye bölmeye gerek yok" şeklinde konuştu.

Eylül ayında okulların açılmasının planladığına işaret eden Şener, dünya genelinde 15-17 yaş grubunda da aşılamanın başladığını sözlerine ekledi.