Koronavirüsün vücutta yarattığı etkilerle ilgili her geçen gün yeni bir detay ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de Kovid-19'un beyinde küçülmeye yol açması.

Nöroloji Uzmanı Dr. Nihat Mustafayev, Birleşik Krallık Veri Bankası'ndan elde edilen verilerin yer aldığı çalışmayla ilgili, "51-81 yaş aralığındaki Kovid-19 geçiren 45 bin hastanın MR görüntülemelerini içeren bu çalışma beynin özellikle koku, dikkat ve belleği ilgilendiren bölgelerinde etkilenme olduğunu ve küçülmenin tahminen yüzde 2 civarında olduğunu gösteriyor" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Kovid-19'un beyni etkilemesine bağlı iki hipotez mevcuttur. Birincisi, pıhtılaşmaya yatkınlığa bağlı damarsal hasara yol açarak beyne indirekt hasar verir. İkincisi ise direkt olarak burundan koku alma veya koku duyusu için kullanılan duyu sistemi olan olfaktör sistem ve beyin ağı yardımıyla beyin bariyerini aşarak direkt nöronlara etki eder.”

BEYNİN GRİ MADDESİ KÜÇÜLÜRSE NE OLUR?

Beynin gri cevherinin beyin fonksiyonu açısından çok önemli olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Nihat Mustafayev, "Özellikle Alzheimer ve beyni etkileyen diğer hastalıklarda gri maddede kayıp görülüyor. Bu sebeple hastaların kaydetme, planlama ve sosyal becerileri azalıyor. Özellikle Kovid-19 hastalarında koku ve tat duyusu kaybı ile beyindeki ilgili dokuya sinyalin gitmediği, bu sebeple beyinde ilgili merkezlerdeki nöronların hacim olarak küçüldüğü düşünülüyor" diye konuştu.

BEYİN KÜÇÜLMESİ TEDAVİ EDİLİR Mİ?

"Kovid-19 etkisiyle ortaya çıkan beyin küçülmesinin geçici olduğu tahmin ediliyor" diyen Dr. Nihat Mustafayev, “Normal yaşlanma sürecinde de insanlarda beynin özellikle bellek ile ilgili bölümünde yüzde 0,2-0,3 oranında kayıp izleniyor. Ancak bu çalışma da 3 sene arayla MR incelemeleri karşılaştırıldığında bellekle ilgili bölümlerde yüzde 2 gibi bir etkilenme olduğunu göstermektedir ki bu durum Kovid-19 enfeksiyonunun beyin sisteminde çok ciddi bir harabiyete neden olabileceğini düşündürüyor. Keza örneklem grubunda yer alan hastaların da özellikle planlama ve dikkatle ilgili testleri oldukça kötü neticeler ortaya koydu” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

"Ancak çalışmada kullanılan bellek testlerinin yetersiz olmasıyla birlikte özellikle hangi bölgenin etkilendiği gösteren spesifik testlerin yapılmamasından dolayı bu etkilenmenin hastaların yaşam kalitesine etkisi belirsizdir. Sonuç olarak beyindeki bu değişikliklerin kalıcı bir durum olup olmadığına dair literürde net bir çalışma hâlâ yok. Bu konuyla ilgili daha uzun dönem ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var."