Vahşi doğa, Antartika'nın buzulları ya da en derin okyanus uçurumları...

Mikroplastikler insan eliyle her yere yayıldı.

Bu nedenle plastiği de yememiz şaşırtıcı değil.

Yeni bir çalışma, mikroplastiklerle ilgili şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkardı.

Bebeklerin bağırsaklarında aynı bölgede yaşayan yetişkinlere göre daha fazla mikroplastik konsantrasyonu olduğu görüldü.

New York'ta 1 yaşındaki 6 bebeğin dışkısında ortalama olarak 10 yetişkinin dışkısından daha fazla mikroplastik bulundu.

Bu arada 3 yenidoğanının mekonyumu (en erken dışkı) yetişkinlerinkine daha yakın konsantrasyonlara sahip.

Mikroplastikleri nasıl yiyor, içiyor ve soluyoruz?

[Mikroplastikleri nasıl yiyor, içiyor ve soluyoruz?]

Binlerce mikroplastik parçacığına maruz kalıyoruz

İngiltere merkezli Çevresel Bilim ve Teknoloji dergisinde yayınlanan bir makaleye göre , her yıl 74 bin ila 121 bin mikroplastik parçacığını farkına varmadan yiyor, içiyor, hatta soluyoruz.

Bu plastik parçacıklarının en büyük kaynağı ise plastik şişelerdeki sular. Sıcak hava bu kaynağı daha etkili hale getiriyor.

Plastik şişelerin haricinde kişisel bakım ürünlerinde, deniz ürünlerinde, sofrada kullandığımız şekerlerde ve tuzlarda hatta soluduğumuz havada bile bol miktarda mikroplastik parçacık bulunuyor.

Uzmanlar bu parçacıkların organlara zarar verebileceğini ve bağışıklık sistemini etkileyebileceğini söylüyor. Mikroplastiklerin insan sağlığına olan etkilerine yönelik araştırmalar artarak devam ediyor.

Mikroplastikten nasıl korunabiliriz?

Mikroplastik parçacıklara daha az maruz kalmak için atılacak en önemli adım daha az plastik ürün kullanmak.

Bireysel olarak kullandığımız plastik miktarını azaltmak uzun vadede büyük fark yaratabilir.

Paketlenmiş abur cuburları kesebilir, şişelenmiş su satın almayı durdurabilir ve
ambalajsız meyve ve sebze almayı tercih edebilirsiniz.

Kişisel bakım ürünlerinde plastik içermeyenleri tercih edebilir, tekstil ürünlerinde doğal olanlara yönelebilirsiniz.