İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı'nda bulunan aslan, kaplan ve piton gibi hayvanların bakıcıları, onları çocukları gibi görüyor. Tatile gittiklerinde bile onları çok özlediklerini söyleyen bakıcıları, hayvanlarla aralarında özel bir bağ kurulduğunu anlatıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2008 yılında kurulan Doğal Yaşam Parkı'nın birbirinden sevimli hayvanları, ilgi görüyor. 130 türden bin 500 hayvanın bulunduğu parkta, sevimli dostların yanı sıra, görüntüleri ile ürküten hayvanlar da yer alıyor.

Ziyaretçilerinin belli bir mesafeden görebildiği, görüntüleri ile ürküten bu yırtıcı hayvanların bakıcıları ise onlarla aralarındaki bağı anlattı.

Doğal Yaşam Parkı'nda 8 yıldır yırtıcı hayvanlardan aslan, kaplan ve pumanın bakımını yapan Mustafa Kara, onları beslerken herhangi bir endişe yaşamadığını söyledi. Parkta bulunan biri Golyad, diğeri Tau adlı aslanları, haftanın 3 günü kırmızı et, diğer günlerde ise beyaz et ile besleyen Kara, bu hayvanların çocukları gibi olduğunu belirtti.

Kara, "Aslanları beslerken endişe ve korku yaşamıyorum. Ben hiçbir şekilde çocuklarımdan ayırmıyorum. İzne gittiğim zaman özlüyorum. Ona seslendiğimde bakıyor, kafasını kaldırıyor. Konuşamıyor, bir çocuk gibi. Bu işi isteyerek ve severek yapıyorum. Vahşi ama ben onları seviyorum. İnsanlar korkuyor, bana göre öyle değiller. Sesimize duyarlılar. Sevgi var, endişe ve korku yok" dedi.

Doğal Yaşam Parkı'nın ürküten hayvan türlerinden bir diğeri de yılanlar. 13 ayrı türde 21 yılanın bulunduğu parkta, özellikle kafesli pitonlar, görüntüleri ile hem büyülüyor hem de ürkütüyor.

Sürüngenlerin bakıcısı İlker Ömer Ertop , yılanların içinde en büyüğünün 4,5 metre uzunluğundaki kafesli piton olduğunu, bunun da 7 metreye kadar uzayabileceğini söyledi.

Afrika, Asya, Amazonlar gibi farklı ülkelerden getirilen sürüngenlerin, acıktıklarında hareketlenmeye başladığını ve kendilerinin de o zaman bu hayvanları beslediğini anlatan Ertop, "Yılanlara soğukkanlı hayvanlar diyoruz ve bunların soğuk hayvanlar olduğunu düşünürüz. Aslında, ortamın sıcaklığını alan hayvanlar. Hepsinin farklı karakterleri ve özellikleri var. Daha egzotikler, farklılar. İki timsah var. Sanırım buradaki en tehlikeli hayvanlar timsahlar. Hareketsiz gibi görünüyorlar ama aniden çok hızlı hareket edebiliyorlar" diye konuştu.

İzmir Doğal Yaşam Parkı'nın en heybetli sakinlerinden Cansu, Duygu, Winnie isimli boz ayıların bakıcısı Hüseyin Kovmaz da, hayvanlarla birbirlerine alıştıklarını belirtti.

Ayıların İzmir'e 6 aylıkken getirildiğini, şimdi ise 18 yaşına geldiklerini söyleyen Kovmaz, boz ayıların enerjilerinin kendilerini de etkilediğini, onları uzaklaştığında özlediğini ve tıpkı ailesi gibi gördüğünü söyledi.

Doğal Yaşam Parkı'nın en sevimli dostlarından olan lemurlar ise, beslenme saati geldiğinde parkın neşe kaynağı oluyor. Lemurların bakıcısı Erol Bektaş, 8 yıldır bu hayvanlara bakıyor. Beslemeye gittiği zaman lemurların hemen kapıya koştuğunu söyleyen Bektaş, "Beni gördüklerinde seviniyorlar, değişik değişik davranışlar sergiliyorlar. Hepsi çocuk gibi, çok severek bakıyorum" dedi.

Parkın tek ailesi olan Asya fillerinden baba Winner ve anne Begümcan da Sasalı'da doğan yavruları İzmir ve Deniz ile son derece mutlu bir yaşam sürüyor.

Fil ailesinin bakıcısı Serkan Öztanman, daha önce hayvanlara babası Bahattin Öztanman'ın baktığını, şimdi aynı işi kendisinin yaptığını anlattı.

Fillerin çocuk gibi olduğunu belirten Serkan Öztanman, "Benim bir kızım var. Açıkçası ondan daha fazla ilgileniyorum fillerle. İlgi, şefkat istiyorlar. Evladımız gibi. Filler seslere duyarlılar. Onların hareketlerinden ne yapmak istediklerini, ruhsal durumlarını anlayabiliyoruz. Aramızdaki iletişim sayesinde, birbirimizi anlıyoruz" dedi.

Kaynak: DHA