Milattan önce 3500 yılında Sümerler yazıyı icat etmesiyle birlikte insanlar, yazılı eserler üretmeye başladılar. Taş tabletlerle başlayan bu serüven, günümüzde teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde basılı ve dijital eserlerle devam ediyor.

Tarihin en ilginç kitaplarından biri olan Zoom, yazısız bir kitap olma özelliğiyle bugüne kadar gördüklerinizden oldukça farklı. 1995 yılında Macar yazar Istvan Banyai tarafından "oluşturulan" bu eser, tamamen resimlerden oluşuyor.

Adından da anlaşılabileceği üzere Zoom, yakınlaştırılmış bir görselin aslında göründüğünden oldukça farklı olabileceğini gösteriyor ve çevreye karşı bakış açımızı değiştirmemizi sağlıyor. Gelin hem bu ilginç kitabın detaylarına hem de bizlere sunduğu her biri farklı bir hikâye içeren sayfalarına birlikte göz atalım.

Zoom'un ilk sayfasındaki görseli ilk bakışta bir şeye benzetemeyebilirsiniz:

Ardından gelen ikinci görselle aslında bir horoza baktığımızı anlıyoruz:

Yazar Istvan Banyai, hikâyeyi anlatmaya "uzaklaşarak" devam ediyor:

...ve daha önce gördüğümüz bazı detayları artık kaybetmeye başlıyoruz:

Banyai, ilk sürprizini yaparak aslında şu ana kadar gördüklerimizin gerçek olmadığını bize gösteriyor:

Ardından bir kez daha gerçeklik algımız kırılıyor:

Aslında bu noktaya kadar gördüğümüz resimler, kitabın geri kalanı hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlayabilir. Zoom'daki perspektif geçişleri, tıpkı günlük hayatımızda da olduğu gibi birçok detayın aslında gözden kaçabileceğini gösteriyor. Bu da tam olarak yazar Istvan Banyai'nin vermek istediği mesaj.

Zoom'a göz atarken Istvan Banyai'den bahsetmemek olmaz. 1949 yılında Budapeşte'de dünyaya gelen Banyai, yazarlık kariyerine 1995'te Zoom ile başlamıştı. Zoom'un dünyanın dört bir yanında yakaladığı başarıdan sonra 1998 yılında Re-Zoom isimli kitabı yayınlayan Banyai, kariyeri boyunca yazdığı kitaplarla birçok ödülün de sahibi oldu.

Kendine has bakış açısıyla alışılmışın dışında eserlere imza atan Banyai, ilk göz ağrısı Zoom'u aslında çocukların dünyaya bakış açılarını değiştirmek için oluşturduğunu ve bunun en etkili yolunun "yazısız bir kitap çıkarmak" olduğunu söylüyor. Zoom'un vermek istediği mesaj; yalnızca çocuklar için değil, bakış açısını değiştirmek isteyen her yaşta insan için oldukça önemli.

Haydi "uzaklaşmaya" kaldığımız yerden devam edelim:

Sıradaki geçişle birlikte hikâyenin bir gemide devam ettiğini görüyoruz:

Yazar, yeni bir sürpriz yaparak şimdiye kadar gördüklerimizin hepsinin bir posterden ibaret olduğunu gösteriyor:

Banyai, yeni perspektiflerle uzaklaşmaya devam ediyor:

...ve hikâye bir anda Arizona'ya taşınıyor:

Aslında bu görüntünün bir posta pulu olduğu anlaşılıyor:

Şimdiye kadar kitabın yüzde 68'ini tamamlamış olsak da elimizde yalnızca bir posta pulunun olması, kitabın ilginç olmasını sağlayan en önemli özelliği. Giderek daha geniş bir perspektif kazanırken görsellerdeki boyutsal küçülme de oldukça dikkat çekici.

Zoom, aynı zamanda garip bir zaman yolculuğuna da tanıklık ediyor. Bugün kullanılan posta pullarının üzerindeki görsellerin, aslında geçmişte üretilen bazı nesneleri de içinde barındırdığını düşünürsek; gerçek hayattaki birçok görselin bizi geçmişe götürebileceğinin farkına varabiliriz.

Zoom'daki geriye dönüşlerin sayısını göz önüne aldığımızda, zamanda oldukça geriye gidildiği kesin. Gelin yazımızın son bölümünde hikâyenin nasıl sonlanacağına birlikte göz atalım.

Kitabın son kısmı, posta pulunun yapıştırıldığı mektubun yola çıkmasıyla başlıyor:

Uzaklaşmaya devam ettiğimizde ise olan biteni yukarıdan izleyen biriyle karşılaşıyoruz:

Yolculuk artık gerçek dünyada devam ediyor:

Sıradaki rota ise uzayın derinlikleri:

...ve beklenen final...

Kitabın bu noktada bitiyor olmasıyla Istvan Banyai, hem misyonunu tamamlıyor hem de hikâyenin geri kalanını bizlerin hayal gücüne bırakıyor. Bilinen evrenin büyüklüğünü düşündüğümüzde, Zoom ile çıktığımız yolculuğun aslında bizi çok da uzağa götürmediğini söyleyebiliriz.