İlkokulu bitirdikten sonra Nazarköy'deki atölyelerde çalışmaya başlayan Mahmut Sür, vatani hizmetinin ardından bir süre daha sanatını sürdürdü ancak kendisini geliştirmek amacıyla bir cam fabrikasında işe başladı. Cam sanatı konusunda geniş bir bilgi birikimi edinen Sür, fabrika kapanınca nazar boncuğu atölyesindeki işinin başına geçti.

İlerleyen yaşına rağmen mesleğine hala büyük tutku duyan Mahmut Sür, evine 50 metre uzaklıktaki "Kıvırcık" ismini verdiği atölyesini gün aydınlanmadan saat 05.00'te açıyor.

Sür, fener yardımıyla atölyenin kapısını açtıktan sonra kor durumundaki ocaktaki külü boşaltıyor.

Ardından ocağa tek tek odunları yerleştirerek yeniden yanmasını sağlayan boncuk ustası, bir yandan da dükkanda el emeği göz nuruyla ürettiği ürünlerin sergilendiği satış tezgahını düzenliyor.

Beş gözlü ocakta her bir kişinin çalıştığı bölümü temizleyen Sür'e günün aydınlanmasıyla diğer ustalar da eşlik ediyor. Boncuk ustaları, yeni üretim gününe başlamak için el birliğiyle yapılan hazırlıkları tamamlayınca kurulan sofrada kahvaltılarını yapıyor.

Isısı bin 200 dereceye ulaşan ocağın başına geçen ustalar, odanın her köşesine koydukları vantilatörü çalıştırırken su şişelerini de yanlarından ayırmıyor. Bir anda şiş seslerinin yankılandığı atölyede ustaların sohbetleri zaman zaman demirin çıkardığı bu melodileri bastırıyor.

"Cam bir tutku"

Mahmut Sür, atölyesini açtığı dönemde nazar boncuğuna yoğun ilgi olduğunu söyledi.

"Yapamazsın" demelerine karşın nazar boncuğunu 2 renkten 12 renge çıkardığını belirten Sür, cam fabrikasında öğrendiği buzlama tekniğini atölyesinde hayata geçirdiğini ifade etti.

Bu teknik sayesinde boncuğun takı olarak da piyasaya girdiğini anlatan Sür, köylerinde düzenlenen festivalde birinci olduğunu vurguladı.

"Yaşım ilerledi ama kalbim hala nazar boncuğunda"

Camı çok sevdiğini, yakında başlayacağı bir projede yeni nazar boncuğu ustaları yetiştireceğini ifade eden Sür, şunları söyledi:

"Yaşım ilerledi ama kalbim hala nazar boncuğunda. 'Bir usta bin usta yetiştiriyor' projesi var bu vesileyle 20 usta yetiştireceğim. Nazar boncuğu 3 bin yıllık bir kültür, bunu yaşatmaya çalışıyorum. Camda gizli bir göz vardır eğer seversiniz o gözü ararsınız. Yeni nesil zoru ve sıcağı sevmiyor. Benim çıraklık döneminde her yıl 10-15 kişi katılırdı bu işe ama şu anda 1-2'yi zor buluyoruz. Türkiye el sanatlarında zengin bir ülke, bu çeşitliliğimizi yaşatmamız lazım."

Sür, geçmiş dönemlerde yaptığı çeşitlerden bir kısmını muhafaza altına aldığını, bunların gelecek nesillere taşınması için oluşturulacak bir müzede sergilenmesini istediğini belirtti.