Ormanların Emektar Kadınları Zorlu Mesaide Ter Döküyor

İzmir'i çevreleyen ormanlarda eşleriyle mücadele veren kadın orman işçileri, boylarının 15-20 katı büyüklükteki ağaçları elektrikli testerelerle devirerek ekmeklerini kazanıyor.

Ormanların Emektar Kadınları Zorlu Mesaide Ter Döküyor

İzmir Bergama'da her yılın eylül ayında orman için kesim, bakım ve gençleştirme zamanının başlamasıyla ormancı kadınlar da başlarında sarı baretleriyle işe koyuluyor.

Kendi boylarının 15-20 katı büyüklüğündeki ağaçları deviriyorlar

Küçükken pilot olmak istediğini söyleyen Yılay, önceden öğretmen olmayı hayal eden Selver, 45 yıldır kesim işi yapan Hatice ve 20 yaşındaki kızı Derya, bu emek mücadelesinin kadın kahramanları olarak erkeklere taş çıkartıyor.

Önce ağaçların çevresini baltayla temizleyen kadınlar, ellerine aldıkları elektrikli testereleri çalıştırıyor ve marifetle kullanarak boylarının 15-20 katı büyüklükteki ağaçları saniyeler içinde devirmeyi başarıyor.

Ormanın özgürlüğüne çok küçük yaşlarında alışan kadınlar, devrilen ağaçları, testere ve baltalarla kesiyor, soyuyor ve traktörün arkasındaki demire balyozla çakıyor.

"Ben burada özgürüm"

Tahtacı bir aileden gelen 40 yaşındaki Yılay Aslan, 8 yaşından bu yana ormana gidip geldiğini, 14 yaşında ağaç kesimine başladığını, 26 senedir kesim motoru kullandığını, aldığı ücretin de kestiği ağaç sayısına göre değiştiğini anlattı. 

Şehre döndüğünde bazı kadınların hayretle kendisine "Nasıl ormancı oldun?" diye sorduğunu belirten 2 çocuk annesi Yılay Aslan, öyküsünü şöyle anlattı:

"Başka bir kadın dünyası var, biliyorum ama ben burada özgürüm. Çalışmada özgürüz. Zor diyorlar ama bana zor gelmiyor. Çocukluğumdan beri bu özgürlüğü yaşıyorum. Sabah kalkıyorsun, kahvaltını hazırlıyorsun, en büyük mutluluk. Bu çadır benim hayatım, evim. Evim 'şöyle olsun, böyle olsun' demedim. Ev güzel olmuş ama içinde huzur olmadıktan sonra ne yarar. Ormancı olmasaydım, herhalde pilot olurdum. En büyük hayalim yükseklere uçmaktı. O zaman böyle değildi şartlar, anne babalarımız hep ormandaydı. Evlendikten sonra pilotluğu bir daha düşünmedim."

Aslan, işini eşiyle yapmanın da bir mutluluk kaynağı olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"Eşim tek başına ormana gittiğinde suçluluk hissederim. Hasta olsam bile gidip ona çay yaparım, yemek yaparım, yağını, benzinini veririm. Ormanda tek çalışılmaz, yalnız kalınmaz. O senin bütünlüğün. Polis nasıl nöbet tutuyorsa, biz de burada ormanı iyileştiriyoruz, işimiz bu. Kökten giderse bir ağaç çok üzülürüm. Benim hayatımda bir değişiklik olsun istemem ama çocuklarım okusun isterim. Onlar da ağaç kesmek istemiyorlar zaten."

"Eşittir bizim işimiz"

42 yıl önce bir ormancı çadırında dünyaya gözlerini açan Selver Aslan ise, 3 çocuğundan en küçüğü olan 3 yaşındaki Asil'e kentte kayınvalidesinin baktığını ama bazı günler çalışırken küçük oğlunun kenarda kendisini izlediğini söyledi.

Ormancı Selver, hamileliğinin 7. ayında bile çalıştığını belirterek, "Burası benim iş yerim. Oğlum 1-2 aylıktı yine ormana geldim, çocuğumu da yanımda getirdim. O arabada uyudu, ben çalıştım" dedi.

"Eşittir bizim işimiz, eşim de kesiyor ben de kesiyorum" diyen Selver Aslan, şöyle devam etti:

"Ben zaten çadırda doğmuşum. Beni doğurtan ebenin ismi de Selver'miş, onun adını vermişler. Benim de ömrüm onun gibi ormanlarda geçti."

Ağaç devirmenin püf noktalarını çok iyi biliyor

Çadırda doğup büyüyen bir başka ormancı kadın 58 yaşındaki Hatice Dur ise, birini salon, birini mutfak, birini de yatak odası olarak kullandığı 3 barakada tam 45 yıldır yaşadığını, okuma yazmayı bilmediğini ama ağaç devirmenin püf noktalarını çok iyi bildiğini dile getirdi.

Suyu hortumla barakaya getirdiklerini, elektriği de zor koşullarda elde edebildiklerini belirten Hatice Dur, "Şeker hastasıyım, enfeksiyon riski nedeniyle keçilerden, hayvanlardan uzak olmam gerekiyor. Onun için benim barakam biraz daha yüksekte. Eşimle kaçarak evlendim, yine çadıra geldim. Onunla mutlu oldum ama çadırda olmadım. Yıllar sonra bir evim olsun isterdim" dedi.

Kızı Derya ise, okul çok uzak olduğu için okuyamadığını, ormandaki özgürlüğü çok sevdiği halde internet, bilgisayar ve modern dünyaya daha yakın olmayı arzuladığını anlattı.

"Sayıları giderek azalıyor"

Bergama Orman İşletme Müdürü Turan Çiğnaklı, 10-15 yıl önce daha çok kadının dağlarda, ormanda çalıştığını, çalışma şartlarının zorluğu nedeniyle her geçen gün kadın işçi sayısının azaldığını söyledi.

Gençlerin artık ormanda geçici işçi olarak çalışmak istemediğini anlatan Çiğnaklı, "Çadırlarda elektrik yok, sosyal yaşantıları yok. Akşamları sohbet ediyor, bağlama çalıp türkü söyleyerek vakit geçiriyorlar. Sevilmese böyle bir iş yapılmaz. Biz de onlarla çalışmaktan mutluyuz. Bu yıl 492 dekar alanda çalışma yapılacak ve onlar da eşlerinin yanında olacak" dedi.

Kaynak: AA 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner137