İstanbul Büyükada'da Rumlardan kalma bir yetimhane. Bina artık bir korku filmi setinin kalıntıları gibi duruyor. Çatısının bazı bölümleri yıkılmış, mutfakta bulunan sobaları paslanmış. 120 yıllık bina zarafetini yavaş yavaş kaybetmiş.

6 katlı binayı mimar Alexandre Vallaury tasarladı. 1898-1899 yılları arasında inşa edildiğinde Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid, binanın otel olarak işletilmesi için izin verdi. Daha sonra bir Yunan bankacının eşi binayı satın aldı ve yetimhane olarak işletmesi için patrikhaneye bağışladı.

"Prinkipo Yetimhanesi" yani "Büyükada Rum Yetimhanesi", 1903'ten 1964'e kadar 5 bin 800 çocuğun evi oldu. 

“2018 yılı Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı" arasında yer alıyor

Eski dönemlerde Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan siyasi gerilimler, yetimhaneyi de etkiledi ve 2 ülke arasında yetimhane hukuk savaşına dönüştü. 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararından sonra, bina patrikhaneye iade edildi.

İstanbul'un kültürel mirası açısından çok önemli bir yere sahip yetimhane, aynı zamanda Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü'nün hazırladığı “2018 yılı Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı" listende yer alıyor. 

Europa Nostra'nın binayı kurtarmak için hazırlanması beklenen rapor, yıl sonunda hazır olacak. 

"Su deliklerden akıyor, ben onlara binanın gözyaşları diyorum"

Heybetli ancak terk edilmiş binayı her gün ziyaret eden biri var, Erol Baytaş. Baytaş, keresteden inşa edilmiş binada daha fazla hasar olup olmadığını kontrol ediyor.

Binanın bir bakıma bakıcılığını yapan Baytaş, her gün binanın bir kısmının düştüğünü söylüyor ve "Yağmur yağdığında hasarı ölçmek için içeri girerim. Su deliklerden akıyor ve bu beni çok üzüyor. Ben onlara binanın gözyaşları diyorum. Duygusallaşıyorum çünkü orası benim evim ve benden önce binlerce çocuğun eviydi" diyor. 

1980'de yangına maruz kalan yapının daha fazla dayanamayacağından korkan Baytaş, şunları anlatıyor:

"Bina yıllardır çürüyor ama son zamanlarda bozulma hızlandı. Hiçbir şey yapılmazsa bu kıştan sonra bina ayakta kalamayacak. Binayı nasıl yeniden inşa edeceklerini bilmiyorum ama kurtarıldığı sürece önemli değil."

"Geceleri ay geldiğinde sanki sarılacak gibiydik"

80 yaşındaki Vitleen Magulas, 1945'ten 1951'e kadar kız kardeşiyle birlikte Büyükada Rum Yetimhanesi'nde yaşadı. Şimdi ise kaldığı yetimhaneyi şu sözlerle anlatıyor:

"Geceleri ay geldiğinde sanki sarılacak gibiydik. Orada çok güzel geceler geçirdik. Orada güzel bir hayat yaşadık. İstanbul'da birçok hayırsever bize yardım etti, yetimhaneye bağışta bulundu. Oradayken bize iyi bakıyorlardı."