Covid-19’un yanı sıra mutant virüslerle de mücadele ettiğimiz şu günlerde aşının değeri her geçen gün artıyor. Ülkemizde ise deneyleri devam eden pek çok çalışma olsa da henüz üretim aşamasına geçen bir aşı bulunmuyor.

Öte yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank geçtiğimiz günlerde “Şu anda insan deneyleri başlayacak 3 aşı adayımız var. Bunlar, inaktif, VLP ve adenovirüs temelli aşılar” açıklamasında bulunarak önemli bir haber vermişti.

Varank’ın bu açıklaması başta olmak üzere yerli aşılarla ilgili merak edilen her şeyi Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü’nden Doç. Dr. Sezer Okay ile konuştuk. Okay, “Yerli Covid-19 aşıları içerisinde çalışmaları en ileride olan Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen inaktif aşıdır. Faz 2’de başarılı olurlarsa, yaz aylarında Faz 3 sonuçları açıklanabilir. Faz 3’te de başarılı sonuçlar alınırsa 2021 sonbaharında yaygın aşılama başlayabilir” dedi.

Dünyanın aşı laboratuvarı İsrailde elde edilen veriler ne anlama geliyor'Dünyanın aşı laboratuvarı' İsrail'de elde edilen veriler ne anlama geliyor?

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın bahsettiği aşılardan hangisi veya hangileri en etkili olacak gibi görünüyor? İnaktif, VLP ve adenovirüs aşılarının avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Aşıları temel olarak 3 gruba ayırıyoruz; canlı (zayıflatılmış) aşılar, inaktif aşılar ve alt birim aşılar. Teorik olarak en etkili aşılar canlı aşılar, daha sonra sırayla inaktif ve alt birim aşılar gelmektedir. Virüs benzeri parçacık (VLP) aşıları alt birim aşı grubuna girmektedir. Adenovirüs temelli aşılar da enfeksiyon ajanına ait gen taşıyan canlı bir virüsün yer aldığı alt birim aşılardır.

Bu açıdan, inaktif aşıların VLP ve adenovirüs temelli aşılardan daha etkili olmasını bekleyebiliriz. Ancak, alt birim aşılar geliştirilirken, patojenin kullanılan alt birimi (DNA bölgesi, protein vb.) bu tip aşıların etkinliğini belirleyen en önemli bileşendir. Doğru seçilmiş bir alt birim uygun şekilde formüle edildiğinde patojene karşı yüzde 100 koruma sağlayabilir.

Faz çalışmalarına başlayabilmek için deney hayvanları üzerinde yapılan klinik öncesi çalışmalarda aşıların etkililik ve güvenlilik testlerinden geçmiş olması gerekiyor. Ancak insan denemelerinde bu aşılar farklı etkililik ve güvenlilik sonuçları verebilirler. Bu nedenle, hangi aşının daha etkili olduğunu görmek için insan denemelerinde elde edecekleri sonuçları beklememiz gerekiyor.

Dünyada yaygın aşılamada kullanılan onay almış Covid-19 aşılarına baktığımızda, Sinovac (Çin) aşısı inaktif bir aşı, Moderna (ABD) ve Pfizer/BioNTech (ABD-Almanya) aşıları mRNA aşısı, Oxford Üniversitesi/AstraZeneca (İngiltere) ve Gamelaya Enstitüsü (Rusya) aşıları ise viral vektör aşılarıdır. mRNA aşılarının etkinliği diğerlerinden yüksek bulundu ancak güvenlik açısından değerlendirdiğimizde, bazı ülkelerdeki ölümle sonuçlanan vakalardan dolayı ve daha önceden yaygın kullanımlarının olmamasından dolayı şu anki verilere göre inaktif aşıların mRNA aşılarından daha güvenli olduğunu düşünüyorum.

Adenovirüsler, insanlarda hafif seyreden hastalıklara neden olan virüslerdir. Bu nedenle, adenovirüs temelli aşıların ciddi yan etkileri beklenmemektedir. Aynı zamanda, adenovirüslerin insanlarda bağışıklık sistemi uyarma yeteneklerinin güçlü olmasından dolayı adenovirüs temelli aşıların etkililiğinin de yüksek olması beklenir. VLP ve inaktif aşılarının etkililiğini belirleyen önemli unsurlardan birisi ise adjuvanlardır. Aşı formülasyonu oluşturulurken tercih edilecek adjuvana göre etkililiği değişebilir.

ÜLKEMİZDE YERLİ AŞI İÇİN TAHMİNİ BİR TARİH VERMEK MÜMKÜN MÜ?

Yerli Covid-19 aşıları içerisinde çalışmaları en ileride olan Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen inaktif aşıdır. Faz 2 çalışmalarına başladılar. Faz 2’de başarılı olurlarsa, yaz aylarında Faz 3 sonuçlarının açıklanabileceğini düşünüyorum. Faz 3’te de başarılı sonuçlar alınırsa 2021 sonbaharında yaygın aşılama başlayabilir.

Aşılar şu anda virüsün geçirdiği mutasyonlar ile yarış halinde. Yerli aşıların mutasyonlu virüse karşı korumasının olması için çalışmalar mevcut mu?

Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü olarak devam eden peptit temelli COVID-19 aşısı geliştirme çalışmamız kapsamında, İngiltere, Güney Afrika, Brezilya ve muhtemel Türkiye kaynaklı mutant virüslere uygun olarak yeni peptitler sentezleyerek bu virüslere karşı da etkili olacak aşı formülasyonları geliştirmek için çalışıyoruz.

TÜRKİYE’DE AŞILAMA NE DURUMDA? BAHAR AYLARINA KADAR NÜFUSUN KAÇI AŞILANMIŞ OLACAK?

Şu an Türkiye’de Sinovac aşısının yaygın uygulaması devam ediyor. Aşılanan kişi sayısı 3,5 milyonu geçti ve yaklaşık 400 bin kişiye ikinci doz aşılar vuruldu. Sağlık Bakanlığı’nın duyurduğu planda aşılamalar devam etmekte ve 65 yaş üzeri kişilerin de aşılanması başladı. Yakın zamanda BioNTech aşısının da geleceği bildirildi. Aşılama hızında dünyada en iyi olan ülkeler arasındayız ancak aşılama oranı temin edilebilecek aşı miktarına bağlı. İthal edilecek aşılarla toplumsal bağışıklığı yakalamamız zaman alacaktır ancak yerli aşıların onaylanması daha kısa zamanda toplumun çoğunluğunu aşılamamızı sağlayacaktır. Aşıların uzun süreli bağışıklık sağlama ihtimali düşük gözüktüğü için aşı temininin sürekli olması gerekecek. Bu nedenle de yerli aşılara ihtiyacımız olacak.

Toplumsal bağışıklığın sağlanması için toplumun yüzde 60’ının virüse karşı bağışık olması gerekiyor. Aşılama 18 yaş üstüne yapıldığı için Türkiye’de yaklaşık 35 milyon kişinin aşılanması gerekmektedir.

Sinovac aşısının etkinliği ülkemizde yüzde 90’larda belirlenmiş ancak bazı ülkelerde bu oran daha düşük çıkmıştı. Ülkeler arası farklar görüldü. Bu konuyla ilgili daha önce açıklamalar yapılmıştı ancak ben konunun daha net anlaşılması adına bir kere daha sormak isterim. Türkiye'de CoronaVac'in etkinliğinin kaç olması öngörülüyor?

Sinovac aşısı için Türkiye’de yapılan çalışma için açıklanan etkililik değeri bir ara sonuç olup çalışmanın sonucunu belirten bir değer değildi. Bu aşı için yapılan Faz 3 çalışması halen devam etmektedir ve çalışmanın 15 Nisan 2021’de tamamlanacağı tahmin edilmektedir.

Gerçek sonuçları ancak Faz 3 çalışması sonuçlanınca öğreneceğiz ancak şu an için elde olan veriler aşının yüzde 50’den fazla enfeksiyondan koruma oranı olduğu, daha önemlisi ise yüzde 90’ın üzerinde oranla ağır hastalıktan koruduğudur. Bu da hem ölüm oranlarını düşürecek hem de hastanelerdeki yoğun bakım yükünü hafifletecektir. Güvenlik açısından ise herhangi bir ciddi yan etkinin olmaması ise diğer sevindirici tarafıdır.