Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Gazeteci Sinan Burhan’ın moderatörlüğünü yaptığı programda, Kanal Fırat ve Kanal E Televizyonları Genel Yayın Yönetmeni Zeki Akbıyık, Çay TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Yavuz Bakır, Kon TV Program Müdürü Yaşar Toy’un sorularını cevaplayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

“YAŞANABİLİR ÇEVRE VE MARKA ŞEHİRLER OLUŞTURMAK BİZİM HEDEFİMİZDİR”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, “Dikey yapılaşma” ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Bizim 2011 seçim beyannamemize bakarsanız o günkü başlıklardan bir tanesi de yaşanabilir çevre ve şehirlerdir. Şehir önemlidir, şehir bir kültürdür. O şehre, o kültürü kazandıran insandır. Dolayısıyla yaşadığımız yerler ve biz elbette insanlar gelip geçicidir. Bizler gelip geçiciyiz. Bizden sonraki nesillere teslim edeceğiz. O nesillerde buraları yaşanabilir bulacak. Şehrin ruhu olması lazım. Yani niye biz bir Osmanlı’nın yaşadığı, imar ettiği yerleri dolaştığımızda bir feyz alıyoruz. Bir ruhumuz canlanıyor. Niye canlanıyor? Uyumlu yapılmış. Bir yerde camii, medrese yapmış. Onun hemen yanı başında müştemilat dediğimiz bir çeşme, bir türbe var ise inşa etmiş ise bir uyum kurmuş, bir estetik var, bir orantılılık var. Bakın cami yapımında bile minare ile kubbe arasında bir ölçülülük vardır. Bizim Karadeniz’de kızacaklar belki ama söyleyeyim minareler upuzun, sanki göğe yükselsin diye up uzun minare yapmışlar. Hiç orantısı olmayan pek çok cami var. Bunlarda kontrolün yapılmadığı dönemlerde insanın kendi düşüncesi, mantığı ne ise ona göre yapılan yapılardır. Elbette ki bizim şehirlerimizin olması lazım. Yapıların estetik olması lazım. Yaşanabilir çevre ve marka şehirler oluşturmak bizim hedefimizdir. Cumhurbaşkanımız da her vesile ile veya uygun ortamlarda bunun altını çiziyor. Bu konudaki görevli, yetkili arkadaşlarımız kanalı ile hem kendi belediyelerimizi hem de bütün belediyeleri uyarmış oluyor” ifadelerini kullandı.

“BU TÜR YAPILAŞMANIN DOĞRU OLMADIĞININ ALTINI ÇİZMİŞTİK”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, “Şehirlerin 5+1 yatay yapılaşma konusunda kanun çıkarılacak mı?” sorusunu ise şöyle cevaplandırdı: “Şehri tek düzen haline de getiremezsiniz. Her yer birbirine benzemiş, kümeleşmiş şekilde olmaz. Bir şehirde yüksek binada yapabilirsiniz ama bunun yerleşim yerinin uzağında, dokusunu bozmayacak şekilde, bir simge olsun diye yapabilirsiniz. Ama şehrin içinde, yaşanılan yerlerde, bu kadar nüfusun yoğun olduğu alanlarda, ulaşım aksını da tıkayacak şekilde bu tür yapılaşmanın doğru olmadığının altını çizmiştik.”

“TOPLANTIDAN SON DERECE ÜMİTLİYİM”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, ABD’nin Kudüs kararından sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Türkiye’de yapılacak İslam İş Birliği Teşkilatı toplantısı ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Sağlıklı olan her girişimden her zaman ümitli oldum. Toplantıdan son derece ümitliyim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının şahsında onun dirayetiyle, çağrısıyla dünya tarihi bakımından fevkalade önemli bir işlev üstlenmiş durumda. Bu son derece kıymetlidir. Belki İslam teşkilatının bu dönem başkanlığının Türkiye üzerinde olması da bir avantaj. Bu başkanlığın Türkiye ve Cumhurbaşkanımızın şahsında tevazu ediliyor olması güzel bir avantaj ve hemen, hiç gecikmeden, duraksamadan 57 İslam ülkesi temsilcileri toplantıda bu konuyu görüşecekler. Gündem belli. Bütün Dünya’nın gözü İstanbul’da olacak. Kim doğrudan yana? Kim eğriden yana? Kim şaşkın? Kim doğru bakıyor? Kim vicdanlı? Kimin vicdanı ipotek altında? Biz bunları göreceğiz. Bunları ben baskı olsun diye söylemiyorum. Doğru doğrudur,  yanlış yanlıştır. Doğru zamana göre değişmez. Onun öznesine göre değişmez. Bu konuda kim karar aldı. Biz niye bunu tartışıyoruz? Kim var, kim yok denilerek tavır belirlenmez.

“HUKUK, VİCDAN YOK”

Bu konuyu Birleşmiş Milletler hukuku bakımından da irdelediğimiz zaman çok haklı bir konusu var. Konu da işte Amerika Birleşik Devletleri Başkanının Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak ilan etmesi, büyükelçiliğini oraya taşıyacağını deklare etmesidir. Bu çok ölçüsüz bir davranıştır.  Sorumsuzdur. Burada hukuk yok, burada vicdan yok. Ortadoğu için sorunun temelinde ne var? Filistin, İsrail arasındaki çatışma yok mu? Kavga değil mi? 1947 yılında Birleşmiş Milletler gözetiminde Filistin topraklarına 2 devlet kurulmuş. Birisi Filistin halkından oluşan Filistin devleti diğeri ise Yahudilerde oluşan İsrail devleti kurulmuş ve Kudüs’ün statüsü bu kararla belirlenmiş. Kudüs özel bir statüye tabi. Bu statüyü Birleşmiş Milletler yönetiminde sürdürülecek, konum böyle belirlenir. Gelmiş İsrail gücünü kullanmış, tek başına mı kullanmış? Destek almış, destek vermişler, kışkırtılmış. Birleşmiş Milletlerin 1947 tarihindeki kuralını ihlal etmiş. 1980’de Birleşmiş Milletler İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmesi dolayısıyla yeni bir karar almış, güvenlik konseyi ve bu kararın özü 2 konu. Birincisi, Kudüs’ü statüsü bellidir, bu Statü’yü hiç kimse bozamaz. Hiçbir devlette Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak niteleyemez. Dolayısıyla Büyük Elçiliklerini Kudüs’e konumlandırılmış olan devletlerin derhal buradan çekilmeleri gerekiyor. Peki, nedir Birleşmiş Milletler? Birleşmiş Milletler dünyada sulhu, sükûnu temin etmek, milletler arası doğmuş itilaflar da yol gösterici, yön gösterici bir işlev üstlenmektir. Birleşmiş Milletler ve Güvenlik konseyi var. İşte oradan Cumhurbaşkanımızın hep vurgu yaptığı “Dünya 5’ten büyüktür” Güvenlik Konseyi de kararlarını oy birliği ile alıyor.

“HASTALIKLI BİR KARARDIR. SORUN ÇÖZÜCÜ DEĞİLDİR”

Bu kararlar Birleşmiş Milletler şartının 25. Maddesine göre bütün üye ülkelerini bağlayıcıdır. Hatta bütün dünya ülkelerini bağlayıcıdır. Peki, bu ülkeler içerisinde Amerika yok mu? Kendi aldığı karara uymama sonucunu doğuran hukuk dışı bir tasavvufta bulunuyor. Onun için Türkiye hem Cumhurbaşkanımız, hem Dış İşleri Bakanlığımız bu konuda az çok kafa yormuş olan insanlarımızın “Yok hükmündedir” demesi bu. Hukukun temel kurallarına aykırı bir karar almış. Yoklukla malumdur. Hastalıklı bir karardır. Sorun çözücü değildir. Aksine sorunu artırıcı bir sürece yol açıyor. Burada bir tarafı ezmek vardır. Adalet yoktur, vicdan yoktur. Birleşmiş Milletlerden sonra en geniş kapsamlı Uluslararası örgüt olan İslam ülkeleri Cumhurbaşkanımız başkanlığında İstanbul’da toplanarak bana göre bu haksızlığa, bu zulmü teşvik edici bu olaya karşı çok insani, çok hukuksal, çok adaletli, çok güçlü bir duruş ortaya koymaları gerekiyor. Beklentimiz bu. İnşallah yanılmayız” dedi.