Sosyal çalışmacı ve öğrenci koçu Yeşim Engindeniz, karantina ve uzaktan eğitim sürecinde görüşmeler yaptığı öğrencilerden bu sürecin olumlu yönlerine yönelik saptamalarda bulundu.

Engindeniz aldığı dönüşleri kısaca şöyle özetliyor: "Bu dönemde yeteneklerini de keşfeden öğrenciler arasında en dikkatimi çeken dijital okur yazarlığın artması oldu. Bilgiyi bulma, anlama, analiz etme ve paylaşma becerileri gelişti. Kar tatili ne zaman olur diye bakmanın ötesine geçmeyen bilgi bulma işlevi biraz da mecburiyetten kendi derslerini, merak ettikleri meslekleri, dünyada virüs sebepli olayları ve hatta ekonomiyi takip etmeye evrildi. Bu konularda araştırma yapıp bunu evdekilerle paylaşmak, bulduğu yeni bilgiyi arkadaşına göndermek gibi. Fikirlerini paylaşır oldular. İkinci dikkatimi çeken organizasyon becerilerini geliştirdiler. Mesela interneti kullanma konusunda evdekilere saat sınırlamaları koydular. Evden çalışmalar, toplantılar, başka kardeşler vb. olunca buna müdahale etme gereği hissettiler. Çalıştıkları masayı ya da odalarını paylaşmayı öğrendiler. Herkes için çok kıymetli olduğunu düşündüğüm hobilerine zaman ayırdılar. Sınav, okul derken köşede kalmış gitarını tekrar ortaya çıkaranlar ve yine internet üzerinden derslere başlayanlar, hep istedikleri ama vakit bulamadıkları için erteledikleri yeni bir müzik aletini edinenler de oldu. Resim yapanlar da... Yap boz sevip buna zaman ayıramayanlar keyifle zaman buldu. Ne olursa olsun bu yaş gruplarının sosyalleşmeye ihtiyacı var ve akran beraberliği önemli. Bunun yerini doldurmak mümkün olmayabilir ancak inanın onlar bizlerden daha kolay adapte oldular. Bize düşen de koç olarak onları etkin dinlemek ebeveyn ya da bakım veren olarak da desteklemek."

KİMSE HAZIR DEĞİLDİ

Bütün bunların dışında uzaktan eğitimin faydaları nelerdir peki? "Öğretim okullarda, sınırlı zamanda, bilgi aktarımı şeklinde oluyor. Oysa eğitimin sınırı ve sonu yok. Hızlı geçiş bizlerin bocalamasına sebep oldu. Öğretmen olarak da öğrenci olarak da hazır değildik. Sorun etkileşimin tamamen ortadan kalkması. Uzaktan öğretim dünyada da yeni değil, biliniyor ve kullanılıyor. Ancak birdenbire ve tamamen izole hayatlar yaşamak endişelere ve kaosa neden oldu. Bilinen faydaları yanında başka yararları da çıkacak inanıyorum." şeklinde cevap veriyor ve devam ediyor Engindeniz: "Özellikle büyük şehirlerde sabah ve akşam trafikte geçen zamanın, öğrencilerin uyku ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır hale gelmesi önemli bir artı. Çalıştığım öğrencilerden pek çoğu bunu yüksek bir yüzde ile ifade ediyor. Kendini yönetme becerisi kazandırması. O dersi dinlemek istiyorsa, bunun sorumluluğunu da alacak yaş grubundaysa programını buna göre yapar oldular. Bu da dolaylı olarak sorumluluk alma becerisini geliştirdi. Önem verdiğim bir durum da öğrenme yöntemine göre hareket edebilme bağımsızlığı. Bizler bilgileri beynimize kaydederken, bunu hatırlarken ve yansıtırken bazı fitreler kullanırız. Bizim baskın olan filtremize hitap edildiğinde anlama ve öğrenmemiz de iyileşir. İşte şimdi kendi öğrenme yöntemini keşfeden kişi bunu serbestçe kullanabiliyor evinde. Örneğin, bir dersi yürüyerek çalışmayı seven öğrenci bunu evinde olduğu için yapabiliyor. Ya da daha iyi anladığı için konu hakkında video izleyebiliyor veya ders çalışırken müzik dinleyebiliyor.

UZAKTAN EĞİTİM, EĞİTİMİN KENDİSİ OLACAK

Pandemi bittiğinde ve örgün eğitime tamamen geçildiğinde; uzaktan eğitimin olumlu yönleri referans alınarak örgün eğitime nasıl bir düzenleme yapılmalı?

Uzaktan eğitim artık bir alternatif olmaktan çıkıp eğitim öğretimin kendisi olacak. Biz hızlı girdik hazır değildik. Teknik olarak hazırlanmak önemli. Öğrenciler x kuşağı diye nitelendiriliyor, yani onlar dijital çağ çocukları. Bunun içine doğdular. Ve elbette öğretim elemanlarının eğitilmesi çok önemli. Fiziksel koşullar da dahil olmak üzere birçok yenilik yapılmalı. Örgün eğitimde yapılabilecek en iyi düzenlemeler için bence öğrencilerden alınan anketler yol gösterici olur. İkisini de deneyimlediler. Bakın geçen bir öğrencim bana dedi ki, "Sistemin iyi olmadığını söylüyor büyükler ancak bana her şey normal geliyor. Başka sistem görmedim ki nasıl kıyas yapayım." Son olarak, içinde bulunduğumuz her duruma uyum sağlamayı öğreniyoruz. Zaten insanın da en büyük özelliklerinden biri adaptasyon özelliği. Kemikleşmiş alışkanlıkları olmayan gençler için bu daha kolay belki de. Salgın süreciyle baş edebilmek için herkes kendine göre bir sistem geliştirdi aslına bakarsanız.

HER ŞEYE RAĞMEN YÜZ YÜZE EĞİTİM İSTİYORLAR

Tamamen olmasa da yüz yüze eğitime yeniden geçilen şu günlerde öğrencilerde bir kafa karışıklığı ve adaptasyon sorunu oluşur mu?

Öncelikle neredeyse çalıştığım öğrencilerin tamamı yüz yüze öğretimi daha isabetli bulurken onlar tam da kendi alanlarından bakıyorlar. Sadece eğitim ve öğretimden bahsediyorlar. Hijyen ile ilgili bir sorunları sanki yok. Bu konuda sorular yöneltmedim şu sıra. Ancak akla iki şey geliyor hemen. Ya her şeyin farkında olarak bu konuyu konuşmaya gerek bile görmüyorlar. Ya da bizlerin korktuğu gibi bu konuya duyarsızlar. Ben ikinci seçeneğe çok fazla ihtimal vermiyorum açıkçası. Virüsü onlar da herkes gibi deneyimledi. Zorlukları gördü ve yaşadı. Sanırım dikkatli olacaklardır. Öğrenciler yüz yüze eğitimi daha verimli buluyor bir kere. Bunda en önemli etken dijital bağlantı ile sorun yaşamaları. Özel okula giden öğrenciler bu konuya neredeyse hiç değinmiyorlar. Belirsizlikler gençleri çok bunaltmış durumda. Net bir şey bilememek kaygıya sebep oluyor. Yol, trafik vb. de konforu tatmalarına rağmen yine de yüz yüze diyorlar. Daha büyük sınıflardaki öğrencilerden bazıları yüz yüze iyi olacağını ancak bu artış döneminde bunun bir alternatif olarak sunulmasının doğru olmadığını düşünüyor. Ayrıca bu grup, 'Evden okumaya alıştık hay Allah ne olacak' gibi bir kaygıları olmadığını, en fazla bir hafta içinde tekrar okula adapte olunacağını da savunuyor. Yeni kuşak gerçekten bir şeye bağımlılık değil de bağlılık gösterdikleri için değişikliklere daha kolay uyum sağlıyorlar. Tabi bu söylediklerim basitleştirilmiş genellemeler.