Çatı bahçelerinin yurt dışında 50 yılın üzerinde bir geçmişi bulunuyor. Çatıları ve terasları yeşillendiren bu otsu bitkiler Türkiye'de de son 20 yıldır çatıları süslüyor. Karbon emisyonunu azaltan çatı bahçeleri aynı zamanda ısı yalıtımı da sağlıyor.

Çatı bahçeleri konusunda yurt dışı standartları dünyaya hakim olsa da bu konuda akademisyenler yerel bitki örtüsü, iklim ve doğal maddeleriyle Türkiye'ye özgü çatı bahçe sistemleri üzerinde çalışıyor.

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

İstanbul Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mert Ekşi, Türkiye'de bulunan malzeme ve bitkileri kullanarak yeşil çatı sistemleri ve çatı bahçeleri üzerine çalışma ve uygulamalar yapıyor. 

"Sedum bitkileri kullanıyoruz"

Ekşi, yurt dışında çatı bahçelerinin 1970'li yıllarda başladığını ve oluşturulan ölçütlerin dünya endüstrisinin standardı haline geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Türkiye'de 2000'li yılların ortalarına kadar yurt dışı kaynaklı maddeler ve katmanlarla bu çalışmalar yapılıyordu. Biz ponza, volkan tüfü, perlit, zeolit, çeltik kavuzu dediğimiz pirinç kabukları gibi doğal ve yerel maddelerle bu sistemleri yapıp yapmayacağımız üzerinde çalıştık. Yerel bitkileri denemeye gayret gösterdik. Yeşil çatı sistemleri 2 ila 15 santimetre aralığında derinliğe sahip, sığ ve sulanmayan, kentin doğal yağış rejimiyle yaşatmaya çalışılan sistemler. Yetiştirme ortamı derinliği, bileşimi ve çatının taşıma kapasitesine bağlı olarak sedum dediğimiz bitkileri kullanıyoruz. İstanbul bu anlamda çok zengin, bolca bitki tespit ettik. Kurutucu rüzgarlara dayanabilen, ağaç ve çalılar bakımından sığ ve yayvan köklü türleri tercih ediyoruz. Mesela oya ağaçları, defneler, zeytin uygun olabiliyor. Çatının bakısı, eğimi, güneşlenmesi gibi parametreler de etkin."

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

En sığ sistemlerin, kiremit örtüsü kadar ağırlığa sahip olduğundan bahseden Ekşi, "Eğer çatının, levhanın taşıma kapasitesinden eminsek bunu çeşitli uygun altyapı katmanlarıyla birleştirerek uygulayabiliyoruz" dedi.

Göçmen kuşlar için mola yeri

Ekşi, çatı bahçelerinin doğaya katkısını şöyle anlattı:

"Sistemi planlarken altında özel bir su yalıtımı kullanıyoruz. Bunun üzerinde de bir keçe konuluyor. Kök koruyucu, köklerin geçimini engelleyici folyo maddelerimiz, drenaj katmanımız ve filtre örtüsü var. Üzerine yetiştirme ortamı ve bitkileri koyuyoruz. Her şeyden önce yetiştirme ortamı ve bitki eklediğimiz için fotosentez yani karbon emme, oksijen üretme gibi etkileri ortaya çıkıyor. Buharlaşma oluyor. Kentlerde eğer büyük miktarda kullanılırsa karbon emisyonlarını azaltma, karbon ayrıştırma özellikleri var bir ağaç kadar olmasa da... Yaban hayatına bir yüzey oluşturuyor.

İstanbul, göçmen kuşların geçiş noktası. Onların durup dinlenebileceği alanlar oluşturmuş oluyoruz. Yapıya bir ağırlık getirmekle birlikte aslında bir de yalıtım sağlanıyor. Çalışmalardan yüzde 25-30 oranında bir enerji tasarrufu sağladığını biliyoruz. Yağışı tutma, atık su sistemine gitmesini engelleme, erteleme veya filtre etme gibi özellikleri var. Serin bir yüzey oluşturduğu için kentsel ısı adası dediğimiz, yapısal yüzeylerin çok ısınıp kenti ısıtmasına bir nebze engel oluyor. Bunlar mucize sistemler değil ama kentleşmiş alanlarda bir destek sistemi."