HÜDA PAR Elazığ İl Başkanlığı, gündeme ilişkin basın açıklamasında bulundu.
Türkiye ekonomisi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve 28 Şubat Post Modern darbesi konuları ele alındı.
“ENERJİ VE AKARYAKIT ZAMLARI TAHAMMÜL SINIRLARINI ZORLAYACAK”
“TÜRKİYE, RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDAKİ SAVAŞTAN UZAK DURMALIDIR”
HÜDA PAR Elazığ İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Aylardan beri savaş hazırlıkları yapan Rusya, beş günden beri komşusu Ukrayna’ya havadan ve karadan saldırmaya devam ediyor. Ukrayna’yı işgal etmeyi hedefleyen bu saldırının haklı bir gerekçesi yoktur. Savaş, Rusya-Ukrayna arasında cereyan ediyor olsa bile, esasında Rusya ile ABD ve NATO arasında öteden beri devam eden hâkimiyet kavgasıdır. Bu savaş, dünyayı kendi hegemonyalarına almak isteyen emperyalistlerin başka halklar ve devletler üzerinden kirli bir hesaplaşmasıdır. ABD ve Batı dünyası ilk günden beri savaşı teşvik etmiş, bir taraftan Rusya’yı tahrik ederken diğer taraftan Ukrayna’ya destek ve yardım sözü vermekten de geri kalmamıştır. Ancak savaş başlayınca da sözünde durmamış, Ukrayna’yı Rusya ile baş başa bırakmıştır. BM, her zaman olduğu gibi karar alma mekanizmasındaki adaletsizlikten dolayı Rusya’yı kınayamamıştır. İlginç olan bir başka husus ise Rusya’nın saldırganlığı nedeniyle acilen toplanan BM oturumunu Rusya temsilcisinin idare ediyor olmasıdır. Bir kez daha görüldü ki, BM bu yapısı ile aslında dünyadaki zulüm ve adaletsizliklerin temel kaynağı ve meşrulaştırıcısıdır. Bu nedenle de dünyada barışı tesis etmesi mümkün değildir. Bu yapı acilen değişmelidir. Dünyadaki mazlum halklar, bilhassa İslam ülkeleri ivedi bir şekilde kendi birliklerini kurmalıdırlar. Emperyal güçlerin kendi çıkarları dışında bir emelleri hiçbir zaman olmamıştır. Türkiye, dünyanın iki sömürgeci gücü arasında cereyan eden bu savaştan uzak durmalıdır” denildi.
“28 ŞUBAT’IN SEBEP OLDUĞU BÜTÜN MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMELİ”
HÜDA PAR Elazığ İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “28 Şubat postmodern darbesinin, üzerinden geçen 25 yıla rağmen etkisini yitirmemiş, zihin kodları üzerinde bıraktığı izlerin devam etmektedir. Toplumun dinî, ahlakî ve kültürel yapısına savaş açan darbe bütün gerçekliğiyle anlaşılamamış, bürokrasi, medya, akademi, iş dünyası ve daha pek çok kesimdeki darbe destekçilerinden hakkıyla hesap sorulmamıştır. Halen darbe mağdurlarının cezaevinde aklanmayı beklemekte, mesleklerinden ihraç edilenlerin ise özlük haklarına kavuşmayı ummaktadırlar. Darbeci bürokratlar ise taltif üzerine taltifle görevlerini sürdürmektedir. Kamuda başörtülü eğitim ve çalışma hakkı yasal bir güvenceye kavuşmamış adeta pamuk ipliğine bağlanmıştır. 28 Şubat’ın istihbari zihin kodları kullanılmaya ve insanlar aynı yöntemle fişlenmeye devam etmektedir. 28 Şubat failleri ile hesaplaşılmadığı ve darbecilik geleneğine karşı yasal ve anayasal önlemler alınmadığı için 15 Temmuz kalkışması meydana gelmiştir. Anayasal devlet nizamını ortadan kaldırmayı hedefleyen darbecilik anlayışının devam etmesi, statükocu zihniyetin toplum ile barışmamakta ısrar etmesinin bir sonucudur. Darbe kültürünün önüne geçmek için devletin her şeyden önce kendi toplumunun değerleri ile barışması, özüne ve inanç değerlerine bağlı vatandaşlarını tehdit olarak görmekten vazgeçmesi ile mümkündür. Bu anlamda yasal ve anayasal düzenlemeler ivedilikle tamamlanmalı, toplumumuzun tarihi, kültürü ve inancıyla uyumlu sivil bir anayasa yapılmalıdır. Aksi halde bu kısır döngü devam edip duracaktır. Bu vesile ile 28 Şubat postmodern darbesini şiddetle kınıyor, sebep olduğu bütün mağduriyetlerin giderilmesi çağrımızı tekrarlıyoruz” denildi.