Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kürsüsünden seslendi.

Milletvekili Erol, emniyet personellerinin hakları ve düzensiz göç ile alakalı açıklamalarda bulundu.

EROL: DÜZENSİZ GÖÇ SORUNU VAR

Gürsel Erol, “6 kişinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili olarak düzensiz göç sorunudur. PKK bir terör örgütü müdür? Bunu defalarca ben bu kürsüden de ifade ettim ve bulunduğumuz her yerde Cumhuriyet Halk Partili herkes de ifade etti; evet, PKK bir terör örgütüdür. PYD bir terör örgütü müdür? Evet, PYD bir terör örgütüdür. YPG terör örgütü müdür? Evet, YPG de bir terör örgütüdür. IŞİD terör örgütü müdür? Evet, IŞİD de terör örgütüdür. FETÖ terör örgütü müdür? Evet, FETÖ de terör örgütüdür. Devlet, kamu düzenini, kamu otoritesini sağlamak adına sınır içinde de sınır ötesinde de operasyon yapma hakkına da yetkisine de sahiptir. Çünkü devletin birinci sorumluluğu üniter devlet yapısını ve sınırlarını korumak, yurttaşlarının can ve mal güvenliğini korumaktır; bununla ilgili IHA da kullanır, SİHA da kullanılır. Bununla ilgili tereddüdü olan bir AK PARTİ'li milletvekili varsa oturduğu yerden bana müdahale etsin. Ayrıca, bir de kurumlar vardır yani Emniyet teşkilatımız gibi, Jandarma Genel Komutanlığı gibi kolluk kuvvetlerimiz vardır. Bu kolluk kuvvetlerimizin tarihi de ta Osmanlı'ya dayanır, Osmanlı'dan cumhuriyete gelir, bir gelenekle, bir devlet geleneğiyle yönetilen ve orada görev yapılan alanlardır bunlar. Şimdi, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde yine hain terör örgütüne mensup olanlar tarafından bir saldırı olayı yaşandı ve yurttaşlarımızı kaybettik; Allah rahmet eylesin. Burada, gerçekten, İstanbul Emniyet Müdürlüğünü ve emniyet güçlerini kutluyorum; çok kısa bir sürede operasyon yaparak operasyonlar sonrasında hem yardım ve yataklık yapanları hem o eylemi gerçekleştireni gözaltına aldılar ve bürokratik olarak, kurumsal kimlik olarak gereğini yaptılar. Ama olayın bir de siyasi boyutu var. Bu, normal emniyet güçlerinin kendi içerisindeki tedbirlerinden emniyet ve güvenlik politikalarından kaynaklanan bir sonuç. İşin bir de siyasi boyutu var. Nedir siyasi boyutu? Bakınız ki o eylemi gerçekleştiren kişi kaçak yollarla Türkiye'ye geliyor. Evlilik belgesi sahte, pasaportu sahte, taksiyle götürüp o alanı önceden gezdiren kişi Arap, gözaltına alınanların hepsi Arap, kaçanlar Arap ama ölenler Türk. Şimdi, yani bu kadar başıboş, bu kadar sorumsuzca bir anlayış olabilir mi? Düşünün ki yani bütün sahte evraklarla, sahte belgelerle kendine bir geçmiş planlıyor ve bu geçmişle Türkiye'ye geliyor, İstanbul gibi bir ile yerleşiyor, orada çalışma hayatına giriyor ve -çalışma konfeksiyonu da ayrıca Arapların- böyle bir sistem içerisinde yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Bu nedir? Bu, siyasi otoritenin yanlış politikalarının sonucudur; sorgulamamız gereken bu. Buradan, ayrıca, şunu da belirtmek isterim: Bu ülke hepimizin, bu devlet hepimizin. Biz bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşız; yurttaşlık hakkımız, seçme ve seçilme hakkımız hepimizin anayasal hakkıdır ama anayasal haklarımızı korurken de bu haklarımızın bir başkasına verildiği, bizim haklarımızın sömürüldüğü bir sürece "Evet." demek doğru değildir. Suriyelilerle ilgili partimizin genel politikası da olduğu gibi, iki yıl içerisinde Suriyeliler kendi ülkelerine geri gönderilmeli, asayiş kontrol altına alınmalı, sınırlarımız elini kolunu sallayarak gezenlerin, dolaşanların gezdiği rahat yerler olmamalıdır diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum” diye ifade etti.

EROL: EMNİYET MENSUPLARI TAYİNDEN KORKAR HALE GELDİ

Sayın Bakan Yardımcımız, Komisyon üyelerimiz, Komisyon Başkanımız da burada. Aslında, Türkiye'de kurumsal olarak kamu görevlileri adına her alanda yetki alanı olan ve sorumluluk alan ve risk alan teşkilatların başında Emniyet mensupları gelmekte. Niye? Bakın, bir pandemi süreci yaşadık, bir salgın hastalık süreci yaşadık; bütün devlet daireleri kapanırken evde çalışma yöntemi uygulanırken emniyet güçleri sokaktaydı, emniyet güçleri hastanedeydi yani nerede ihtiyaç duyulduysa orada var oldular ve sağlıkçılardan sonra pandemi sürecinde en fazla hayatını kaybeden de Emniyet mensupları. Sel baskını oluyor, emniyet güçleri orada; deprem oluyor, emniyet güçleri orada; sosyal aktiviteler oluyor, emniyet güçleri orada. Gelgelelim, emniyet güçleri bu kadar emeğin, bu kadar sorumluluğun karşılığını alıyorlar mı? Almıyorlar. Özellikle büyükşehirlerde ekonomik sıkıntılardan dolayı emniyet mensuplarının sorun yaşadığını dile getiren Erol: “Eskiden, İstanbul gibi, Ankara gibi, İzmir gibi büyükşehirlerin hepsinde polis lojmanları vardı; bu polis lojmanlarının hepsi yıkıldı, hepsi satıldı ve hepsi özelleştirildi. En azından, devlet, oraya giden polis memurunun barınma ve konut sorununu çözmek için... Polis lojmanı sırası gelenin en azından bir konut edinme, bir lojman edinme hakkı vardı ama şimdi hepsi talan edildi. Satıldığı için büyükşehirlerde memur olarak görev yapan Emniyet mensuplarının tayini çıktığı zaman hepsinin eli kolu titrer hâle geldi. "Biz burada nasıl yaşarız? Ev kirasını nasıl öderiz? Çocuklarımızın eğitim masraflarını nasıl karşılarız?" diye sorunlar yaşamaya başladılar. Milletvekili Gürsel Erol, emniyet mensuplarının haklarının iyileştirilmesiyle ilgili açıklamasında son olarak şunları kaydetti: “Sayın Bakan Yardımcım, Sayın Komisyon Başkanım; Emniyet mensuplarının sosyal haklarının düzeltilmesiyle ilgili, en kısa sürede İçişleri Komisyonuyla birlikte bir çalışma yaparak Emniyet mensuplarının sosyal haklarının ve özlük haklarının düzenlenmesiyle ilgili talebimi bu kürsüden yenilemek isterim” ifadelerini kullandı.