Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyen Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Maden ilçesi’ndeki heyelan riski ile ilgili gelinen son durum ile ilgili bilgiler verdi.

EROL: ELAZIĞ TUNCELİ’DEN DAHA SORUNLU BİR KENT

Milletvekili Erol, “Bugün basın toplantısı yapmamızdaki amaç yerel bir sorunlar ilgili yani Elazığ’da yaşanan yerel bir sorunla ilgili hem bir kamuoyu oluşturmak hem bu sorunla ilgili Elazığ’da neler yaşanıyor konusunda basınımızı bilgilendirmek. Ben bundan önceki dönemde 26. dönem de Tunceli Milletvekiliydim. Tunceli Milletvekilliğim döneminde Türkiye’nin en sorunlu kentlerinden birisi olarak Tunceli’yi bilirdim. Ama Elazığ adayı olunca Elazığ adaylık süresi içerisinde, kampanya süresi içerisinde ve seçildikten sonra köyleri, beldeleri, ilçeleri, mahalleleri gezince gördüm ki Elazığ Tunceli’den daha sorunlu bir kent ve daha sahipsiz bir kent” ifadelerini kullandı.

EROL: ELAZIĞ ŞU ANDA BÖLGEDE SON DERECE GERİ KALMIŞ

Elazığ’ın eskiden doğunun Paris’i olarak adlandırıldığını ifade eden Milletvekili Erol, “Elazığ aslında bulunduğu konum itibariyle eskiden doğunun Paris’i diye adlandırılan güneyle kuzeyi bağlayan, doğuyla batıyı bağlayan bir kavşak noktada. Yüzyıllara dayanan bir geleneği, kültürü, tarihi bir misyonu olan bir kent. Ama şu anda bölgede son derece geri kalmış, çevre illerin gelişmesiyle değerlendirdiğiniz zaman gelişmişlikte onlardan daha geri kalmış bir kent ve Türkiye ortalamasında en fazla işsizlik oranının yüksek olduğu kentlerden birisi Elazığ” şeklinde konuştu.

EROL: TAMAMEN İŞLETME AMACIYLA KAR AMAÇLI İŞLETİLEN BİR İŞLETME HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ

Konuyu Maden İlçesi’ndeki heyelan riskine getiren Milletvekili Erol, “2-4 yıl önce Elazığ’ın Maden İlçesi’nde başlayan bir süreç var. Elazığ’ın en kıymetli değerleri, yer altı kaynakları, yer altı zenginlikleri. Yani orada daha önceden Eti Krom işletmelerinin, Feri Krom’la ilgili bakır işletmeleri var iken ve bu işletmeleri devlet tarafından, kamu tarafından çalıştırıldığı dönemde Elazığ’da işsizlik sorunu yoktu, Elazığ’da istihdam sorunu yoktu, Elazığ’da yatırım sorunu yoktu ve bu ocaklarda çalışanların hepsi Elazığlıydı, o ocaklardan elde edilen gelirle ilgili de Elazığ’da yatırımlar yapılırdı. Ama Özelleştirme politikasıyla ve özelleştirme politikasının üretime dayalı değil, kar amaçlı olması nedeniyle bugün Elazığ’da ciddi sorunlar yaşanır hale gelen bir ilçemiz var. Maden İlçesi. Maden, Osmanlı döneminde Türkiye’nin en eski belediyelerinden ve yerlerşim bölgelerinden olan bir yer ve Maden’de bakır işletmesinin olduğu bir yer. Asurlular döneminde işletişmesi başlanarak daha sonra Osmanlı Dönemi’nde devam eden ve Cumhuriyet Dönemimizde de devam eden bakır işletmesi. Maden’de çıkan bakırın bir özelliği var; dünyada silah sektöründe kullanılan 2 tane bakır işletmesi var. Bunlardan birisi Maden’de, diğeri Amerika Birleşik Devletleri’nde. Yumuşak bakır. Özellikle silah sektöründe kullanılıyor ve bugüne kadar bakır işletmesini devlet işlettiği dönemde Maden’de yaklaşık 4 bine yakın personel çalışırken özelleştirmeden sonra şu anda Maden bakır işletmesinde çalışan personel sayısı 100 ile 150 arasında değişiyor. Yani sosyal bir proje değil, ülkenin kaynaklarını, değerlerini, madenlerini ekonomiye kazandıran, devlet kaynaklarına kazandıran devlet bütçesine kazandırılan bir proje değil, şimdi tamamen işletme amacıyla kar amaçlı işletilen bir işletme haline dönüştürülmüş” dedi.

EROL: ÖZELLEŞTİRME POLİTİKASI TÜRKİYE’DE YAYGINLAŞTIKTAN SONRA İLK DEFA BİR KANUN TEKLİFİ VERDİK

Maden İlçesi’ndeki bakır işletmelerinin hafriyatlarını ilçenin tepesine dökmesinden dolayı heyelan riski oluştuğunu anımsatan Erol, “Oradaki vatandaş yüzyıllardır o topraklarda, babalarının, dedelerinin, atalarının topraklarına ve mezarlarına sahip çıkmak için o topraklarda yaşamışlar. O toprakların bütün mağduriyetini yaşamışlar ama işletmenin kendine yeni rezerv alanları yaratmak için döktüğü hafriyattan kaynaklı yaşanan heyelan riskinden dolayı devlet tabi ki yurttaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamakla sorumludur. Bütün heyelan riski içerisinde olan evlere ve iş yerlerine tebligat yapılarak 5 gün içerisinde boşaltılması, boşaltılmaması halinde elektrik ve su ihtiyaçlarının kesileceği, bunun da yapılmaması halinde kolluk kuvvetlerinin marifetiyle ilçenin boşaltılacağına dair oradaki mülk sahiplerine tebligat var. Şimdi; tabi doğal olarak devlet vatandaşlarının can ve mal güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili sorumluluk hissedebilir. Yasal olarak bu yazışmaları yapabilir mi yapabilir. Ama işletmeye yeni alanlar açmak için işletmenin yarattığı mağduriyetten kaynaklı devletin tek başına sorumluluk alması da yeterli değil. Belki de özelleştirme politikası Türkiye’de yaygınlaştıktan sonra ilk defa bir kanun teklifi verdik biz bugün meclise. Bu kanun teklifimiz, Maden Bakır İşletmesinin tekrar kamulaştırılması, yani devletleştirilmesi. Eğer orada bir kaynak varsa eğer orada yeni Maden rezervler varsa bu yeni rezervlerin geliri de devletin olmalı. Ayrıca, işletmeden özelleştirmeyle geri alınması özelleştirilen bakır maden işletmesinin devlet tarafından geri alınması sonucunda da devlet bugün oradaki iş yerleri ve konutları riskli olan vatandaşların mağduriyetlerini tespit etmeli, bunlara da işletmenin işletme bedelinden kesmeli” diye konuştu.

EEROL: BU RİSKİ TAŞIYAN BÜTÜN İŞ YERLERİNİN VE KONUTLARIN BEDELİ BU İŞYERİ SAHİBİNDEN KARŞILANMALIDIR

Devletin, vatandaşlara evlerini beş gün içerisinde boşaltmaları için tebligat gönderdiğini ifade eden Erol, “Oradaki vatandaşlara bir teklif var; teklif şu, diyorlar ki sen afet yasasından dolayı burayı boşaltacaksın, biz sana yeni bir konut yapacağız, ama bu konutu düşük faizle uzun vadeli yapılandıracağız. Bende diyorum ki eğer doğal bir afetten kaynaklı bu heyelan riski varsa devletin tabi ki bu proje kapsamında veya bu kanun kapsamında bu öneriyi getirmesi doğrudur. Ama burada doğal bir afet yok. Bir işletmenin kar amaçlı mantığından kaynaklı bir heyelan riski ve orada yaşayan insanların bir mağduriyeti varsa bu mağduriyetin sorumlusu, oradaki işletmedir o işletme orada yaşayan bugün bu riski taşıyan bütün iş yerlerinin ve konutların bedeli bu işyeri sahibinden karşılanmalıdır. Ve bununla ilgili bir kanun teklifi verdik, hem Maden Bakır İşletmesinin kamulaştırılması, devletleştirilmesi, devletleştirilme bedelinden de bu vatandaşlarımızın mağduriyetinin buradan karşılanmasıyla ilgili ve ayrıca bir araştırma komisyonunun kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi verdik. Bugün eğer uygun olurlarsa siyasi partilerimizin grup başkan vekilleriyle ve AK Parti’nin grup başkanıyla ve Meclis Başkan’ımızla görüşüp Maden halkının bu mağduriyetini iletip bütün yurttaşlarımızın devlet karşısında devletin onlara karşı sorumluluklarını adil getirmesi, şirketleri korumak yerine vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini koruması gerektiği konusunda düşüncelerimi kendileriyle paylaşacağım. Ve Maden halkının her koşulda ve şartta yanında olduğumuzu, onlara destek olacağımızı buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın Bürosu’ndan ifade etmek istiyorum” ifadelerine yer verdi.

HABER: SITKI TAŞEL