Milletvekili Gürsel Erol, Orcik Şenliği'ne Katıldı

Ankara Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı tarafından Ankara’da düzenlenen orcik şenliğine katılan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Ankara’daki Orcik Şenliği’nin çok güzel olduğunu söyledi. Milletvekili Gürsel Erol, Türkiye genelinde böyle bir program yapma düşüncesinde olduklarını da açıkladı.

Milletvekili Gürsel Erol, Orcik Şenliği'ne Katıldı

Ankara’da faaliyetlerini sürdüren Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı tarafından Çaydaçıra Parkı’nda düzenlenen Orcik Şenliğine CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol da katıldı.

Ankara’daki Elazığlılarla görüşen Milletvekili Gürsel Erol, vatandaşlarla sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi.

“TÜRKİYE GENELİNDE BİR PROGRAM YAPMA DÜŞÜNCESİNDEYİZ”

Organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür eden Milletvekili Gürsel Erol, “Ankara’da Elazığ’ın ürünlerini, Elazığ’ın damak tadını tanıtmak için böyle bir organizasyon yaptılar.  Elazığlı esnaflarımız buradaki hem hemşehrilerimize hem de Ankaralılara ürünlerimize getirerek Elazığ’ın ürünlerini ve damak tadını tattırıyorlar. Mekan çok özel bir mekan. Burası Çaydaçıra Parkı. Ankara’da, Ankara’nın başkenti Çankaya’da Elâzığ’ı anımsatan, Elazığ’ı hatırlatan, Elazığ’ı herkesin duygularında yaşatan Çaydaçıra Parkı’nın olması da çok anlamlı. Ben bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bunu inşallah seneye diğer vakıf ve dernek başkanlarımızla görüşüp bunu geleneksel hale getirip daha profesyonel daha geniş kitleleri etkileyecek şekilde etkinlik düzenleyeceğiz. Bizim belediyelerimizi de işin içine katarak ekonomik yükü birazda onlara yıkarak. Ama Elazığlıların her yerde varlığını, Elazığlıların mutfağını, ürünlerini bütün Türkiye’de ulaştırabildiğimiz, yaygınlaştırabildiğimiz yere götürmeye çalışacağız ve çok profesyonelce. Önümüzdeki sene Türkiye genelinde bir program yapma düşüncesindeyiz” dedi.

“ANKARA’DA DA ELAZIĞ’DA Kİ YAŞAMLARINI BURADA SÜRDÜREBİLİYORLAR”

Ankara Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı’nın Türkiye’deki en profesyonel en köklü vakıflardan birisi olduğunu söyleyen Milletvekili Erol, “Hemşehrilerimizin kendi aralarında inanılmaz bir dayanışma ve diyaloğu var. Bu güzel bir şey. Elazığlılar bu konuda biraz daha diğer illere göre ilişkileri daha ağır basıyor. Günün belli saatlerinde bile bir araya gelebiliyorlar, anılarını yaşayabiliyorlar, oturdukları mekanları, gittikleri mekanlar aynı. Ankara’da da Elazığ’da ki yaşamlarını burada sürdürebiliyorlar. Aynı gelenek aynı kültür, aynı yaşam tarzını. Bu son derece mutlu edici bir tablo. Ara ara derneklerimiz ve vakıflarımız etkinlikler düzenliyor. Bu etkinliklerde de bütün hemşehrilerimizi bir araya getiriyorlar. Orada insanlar birbirini görüp hal hatır soruyorlar, geçmiş anılarını paylaşıyorlar. Son derece anlamlı. Vakıflarımızın ve derneklerimizin varlığı hemşehrilerarasındaki iletişimin sağlanması, arasında yaşanan birtakım gelişmelerle ilgili bütün hemşehrilerimizin bilgilendirilmesi açısından çok önemli. Ankara Kültür ve Tanıtma Vakfı bu konuda Türkiye’de en profesyonel hem köklü vakıflardan birisidir” şeklinde konuştu.

“BU DEĞERLERE SAHİP ÇIKMAK LAZIM”

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in Elazığlı olmasına da değinen Milletvekili Erol, “Alper Taşdelen benim dayımın oğlu. Ondan önce babası belediye başkanlığı yaptı, 1989-1999 yılları arası Doğan Taşdelen. Çankaya Bölgesinde bir yakınımızın, bir hemşehrimizin olması burada yaşayan hemşehrilerimiz için bir güvence. Olası bir etkinlikte olası bir sorunda olası bir acil durumda belediye bütün imkânlarını seferber ederek hemşehrilerimizin sorunlarını, taleplerini çözer noktada. Bu anlamda büyükşehirlerde insanlarımızın iletişim kurabilmesi, hemşehrilerimizin iyi yerlerde olması çok önemli. Aynı zamanda bürokrasi içinde böyle. Yalnızca belediye için değil. Bakan yardımcılarımız var. Genel Müdür yardımcılarımız var. Bunların hepsi bizim için şans ve avantaj. Bunları doğru kullanmak lazım, doğru değerlendirmek lazım ve kentin yararına motive etmek lazım. Bunlar bence önemli şeyler. Bu değerlere sahip çıkmak lazım” dedi.

“BURADA BUNLARI YEMEK, TADINA BAKMAK AYRICALIK”

Milletvekili Erol, Ankara’da Elazığ yemekleri yemenin ayrıcalık olduğunu söyleyerek, “Peynirli ekmeği burada yemek ayrıcalık. Biber kebabını yemek. Birde közün üstünde. Tırnak ekmeği. Burada bunları yemek tadına bakmak ayrıcalık. Yabancı insanlarda gelip bir peynirli ekmeği yediği zaman şekerle ekmeği karıştırıp pide yapılmasına çok anlam veremiyor. Pide deyince aklına başka şeyler geliyor. Ama yedikten sonra, o tadı bir kere aldıktan sonra o tadı bir defa aldıktan sonra arar oluyor. İlginç geliyor. Güzel şeyler bunlar. Bir kentin mutfağının, damak tadının bütün herkes tarafından tanınır olması, tercih edilir olması güzel şeyler. Bunu yaygınlaştırmak lazım. Salçalı köftemizde inanılmaz bir damak tadı var. Ben Elazığ’da gittiğimde sürekli gider yerim. Mesela onu da festival kapsamlarına dahil etmeliyiz çünkü oda Elazığ’a has bir şey. Turizm potansiyelini yönlendirmek ve kente çekmek için mutfak kullanılmalı” şeklinde konuştu.

“HER KENTİN DEĞERİNİ AYRI AYRI DEĞERLENDİRMEK LAZIM”

Elazığ’ın değerlerine yeterince sahip çıkılamadığını ve tanıtılamadığını belirten Milletvekili Gürsel Erol, “Elazığ sadece Harput gibi tarihi ve mimarisi olan bir şehir değil. Bizim kültürümüz, musikimiz, yemek mutfak kültürümüz, yemek çeşitliliğimiz. Biz bölgede çok zengin bir mutfağa sahibiz ama ne yazık ki bunları çok Türkiye’nin kamuoyuna sunup bir marka değerine kavuşturamamışız. Burada çok eleştirici bir konuşma yapmak istemem ama Elâzığ’ın genel sorunu. Tanıtım ve potansiyellerimizin farkında değiliz. Her şeyi göstermelik yapıyoruz. Diyelim ki bir konu ile ilgili yorum ve değerlendirme yapıldığı zaman o an söyleniyor orada konuşuluyor ve onun arkası gelmiyor.  Bitiyor o orada kalıyor. Bir şey takip edilip sonuçlandırılmıyor. Soruyorum Elâzığ’ın marka değeri olan neyi var? Elazığ’ın üç tarafı sularla kaplı. Ama daha ovalarımız susuz. Tarım kentiyiz sözde. Ama tarım kenti değiliz daha marka değeri olan bir ürünümüz yok. Malatya’nın bir kayısısı var ama en güzel kayısı Baskil’in. Tulum peynirimiz güze Şavak Tulum Peyniri ama Erzincan almış. Ürünlerimize bile sahiplenememişiz ve bir marka değeri haline getirememişiz. Tütün dediğinizde aklınıza Adıyaman geliyor, karpuz dediğinizde aklınıza Diyarbakır geliyor, kayısı dediğinizde aklınıza Malatya geliyor, tulum peyniri dediğinizde aklınıza Erzincan geliyor. Tescillenmesi önemli değil. Onun markalaşması şudur sizin tescil etmeniz onun markalaşması değil. Ama öküzgözü üzümünü Türkiye’de herkesin bilmesi, onu herkesin tercih etmesi markadır. O zaman markalaşmıştır. Kayısı deyince insanlar başka yerin kayısısını arıyor mu hayır. Malatya, akıllarına zihinlerine yerleşmiş. Öküzgözü üzüm denildiği zaman akla yalnızca Elâzığ’ın gelmesi lazım ve özel aranıp getirilmesi yiyilmesi gereken bir ürün haline gelmesi lazım. Yalnızca üzümü değil, öküzgözünden yapılan şarabı da bir marka haline dönüştürmek lazım. Niye? Tabi insanlar inançları gereği içebilirler de içmeyebilirler ama bu ülkenin bir gerçeği var. Turist geliyor, içeni var, yabancı ülkelere gönderebilirsiniz. Buda yeni bir sektör, yeni bir alan. Yani şimdi devlet içkiyi alkolü satarken vergi alıyor da, vergi alıyor o vergiyi bizim sosyal yaşantımızda kullanıyor ama onu satmak günah oluyor ama vergi almak günah olmuyor. Bunu değerlendirmek lazım. Bu kentin değeri her kentin değerini ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Elâzığ’ın öküzgözü üzümünü, onun yan ürünlerini de markalaştırmak lazım. Elâzığ denildiği zaman bu ürünlerim hemen akla gelip evet Elâzığ’ın öküzgözü üzümü bir markadır ve özellikli ürünüdür diye bilinmeli” dedi.

Güncelleme Tarihi: 06 Ekim 2019, 20:04

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner137