Türk ocakları Elazığ şubesi tarafından düzenlenen ocak başı sohbetlerinin ilkinde Harput gönül sultanlarından beyzade efendi ele alındı.

ERDOĞAN: İYİ EĞİTİM ALMIŞ, KALİTELİ EĞİTİM ALMIŞLAR

Sohbet konusunun önemine dikkat çeken Türk Ocakları Elazığ Şubesi 2. Başkanı F.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Erdoğan, “Türk kültüründe, İslam kültüründe iz bırakan büyük ve mümtaz şahsiyetler yetiştirmiş bir bölgemizdir. Bu insanlardan bir tanesi de Beyzade Efendi’dir. Beyzede Efendi aslen Türkistanlı olup babası, dedesi önce Mısır’a daha sonra Harput’a geliyor. 19. Aşırın başında yani 1810 yılında doğmuş 20. Yüzyılın başsında 1904 yılında da vefat etmiş ondan fazlada kitabı olan değerli bir şahsiyetimizdir. Ancak ben burada bir hususu da belirtmek istiyorum; Beyzade Efendi ilim adamlığının yanında da aynı zamanda da bizim meşark dediğimiz tasavvufa da merak salan hatta bu arada da halife olmuş şahsiyetlerden birisidir. Onların hayatına baktığımızda bugün ki bir takım tarikatlara, tasavvufa benzetmek doğru değil. Çünkü bu insanlar temele bilgiyi koymuş insanlar. Gerçekten iyi eğitim almış, kaliteli eğitim almışlar. Gerek dini eğitim, gerek beşeri eğitimlerin bir çoğunu da silmiş insanlardır” ifadelerini kullandı.

ÇAĞLAYAN: DİYORLAR Kİ BİZ HARPUT’A YERLEŞEBİLİRİZ

Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı – Yazar Sedat Çağlayan ise, “Harput’umuz hakikatten alimi ulama yatağı. 1600’lı yılardan beri araştırmalarımız var. Hakikatten oradaki medreselerde bu gibi hem ilim yönünden hem tarikat yönünden çok muhterem insanlar yetişmiş. Bunların başında da Beyzade Efendi geliyor. Aslen Türkistanlı olup ceddi Türkistan’dan Buhara’ya geliyorlar, Buhara’dan da Mısır’a hicret ediyorlar tabi oymaklar halinde. Mısır’a geliyorlar, Mısır’a 1789’da Napolyon’un Mısır istilasıyla mecburen bazı oymaklardan, bazı aşiretlerden bazıları tekrar Şam Halep tarekiyle Musul’a geliyorlar. Bunların başında da Beyzade Efendi’nin babası Bakırbay idaresindeki 40 kişilik bir kafilede Musul’a geliyor. Musul’da bir süre kalıyorlar, daha sonra kardeşiyle beraber Harput’a geliyorlar. O dönem tabi Harput ilimin beşiği sayılacak derecede ileri bir seviyede. Ticaretin yapıldığı ve İpekyolunun bulunduğu muazzam bir şehir olması hasebiyetiyle ve İslam dinine de hakikatten layıkı ile hizmet ettiklerinden dolayı diyorlar ki biz Harput’a yerleşebiliriz” diye konuştu.

HABER: SITKI TAŞEL