Av. Görkem Gökçe’nin kaleme aldığı ‘Uzay Hukuku-Dünü, Bugünü, Yarını’ isimli kitap okuyucularla buluştu.

Bilişim ve teknoloji hukuku uzmanlığı ile bilinen Av. Görkem Gökçe’nin ‘Uzay Hukuku-Dünü, Bugünü, Yarını’ isimli kitabı On İki Levha Yayıncılık tarafından yayımlandı. 5 bölümden oluşan kitapta uzay hukukunun temel kavramlarına, mevcut uzay faaliyetlerine ve bunların hukuki rejimine, uzay faaliyetlerinden doğan temel hukuki sorunlara, mevcut uzay hukuku düzenlemelerine ve uzay hukukunun yakın geleceğinde gündeme gelmesi beklenen gelişmelere değiniliyor.

“Uzay hukuku sorunlarını tespit etmek ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimi sunmak için yazdım”

Av. Görkem Gökçe bu kitabı neden kaleme aldığını şöyle açıkladı: “Uzay hukuku, bugüne kadar bir kamu hukuku alanı olan devletler genel hukukunun bir dalı olarak görülmüştür. Ancak Amazon, Blue Origin, SpaceX, Virgin Galactic, Mitsubishi gibi özel şirketlerin de uzay faaliyetleri konusunda yaptıkları yüklü yatırımlar ve bu yatırımlar sayesinde uzayın kapılarının sıradan insanlara da açılıyor olması, uzay hukukunda özel hukuk sorunlarının da doğmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle mesleki anlamda daha çok bilişim hukuku ve özel hukuk alanında yoğunlaşmış olmama rağmen uzay hukukundaki bu gelişmelere kayıtsız kalmadım ve özellikle yakın gelecekteki uzay hukuku sorunlarını tespit etmeye ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimi sunmaya çalıştığım bu eseri yazdım.”

“Uzay faaliyetlerinin hayatımızı kaçınılmaz bir biçimde etkileyeceğini düşünüyorum”

Bilişim ile uzay arasındaki ilişkiye dikkat çeken Av. Gökçe, “Uzay faaliyetleri ve uzay hukuku, hayatımızı son zamanların popüler tartışma konuları olan ‘web 3.0’, ‘blokzincir’ ya da ‘metaverse’ gibi kavramlardan daha fazla etkilemeye aday: Bildiğiniz üzere son zamanlarda biz hukukçular arasında da web 3.0, blokzincir ve metaverse gibi bilişim kavramları çokça tartışılıyor. Bu konuların da günlük hayatımızı ve hukuk düzenlemelerini etkilemeleri muhtemel olmakla birlikte yeni uzay faaliyetlerinin hayatımızı ve hukuku çok daha hızlı ve kaçınılmaz bir biçimde etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü uzay faaliyetlerinin çözüm aradığı sorunlar çok daha gerçek ve hayati. Uzay çöpleri ve enkazları şimdiden dünyadaki günlük hayatı etkilemeye başladı bile. Örneğin geçtiğimiz yıl mayıs ayında herkes Çin’in uzaya gönderdiği Long March-5B Y2 roketinin nereye düşeceğini konuşuyordu. Neyse ki bu roket okyanusa düştü ve ciddi bir zarara neden olmadı. Ancak bu daha sonra böyle bir kazanın yaşanmayacağı anlamına gelmiyor ve bu nedenle uzaydaki çöplerin ve enkazların bertaraf edilmesine ilişkin ciddi bir hukuki rejime ihtiyaç var. Yine geçtiğimiz yıl eylül ayında SpaceX tarafından uzaya dört sivil insanın gönderilmesi de uzay faaliyetlerinin hayatımızı ne denli yakından ilgilendirdiğini gösteriyor. SpaceX’in Crew Dragon isimli uzay aracıyla gerçekleştirdiği bu uçuş önemli bir vizyonun göstergesi ve bir dönüm noktası. Fakat bu örnek dahi tek başına; uzaya insan taşıyan şirketin sorumluluğu, bu sorumluluğun sigortalanması, uzay yolculuğunun insan fizyolojisi üzerindeki riskin paylaşılması gibi çok sayıda hukuki problemi de bizlere hatırlatıyor. Bu nedenle uzay hukukunun tahminlerimizden çok daha hızlı bir biçimde günlük hayatımızın bir parçası haline geleceğine inanıyorum.”