Hatay'ın Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alması nedeniyle çok eski dönemlerden beri şehirde ticaretin merkezi konumunda bulunan Uzun Çarşı, şehirde ticaretin kalbinin attığı yer olarak anılıyor.

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ve içerisinde han, hamam ve camilerin bulunduğu çarşı, farklı meslekleri içerisinde barındırıyor. Çarşıda bulunan 17. yüzyılda yapıldığı belirtilen Kurşunlu Han, ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.

Yüzyıllardır şehirde yaşayanlara hizmet veren çarşıda defne sabunundan nar ekşisine, zeytinyağından meyan kökü şerbetine, künefeden tepsi kebabına kadar yöreye özgü lezzet ve ürünlerini bulabilmek mümkün.

Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden tarihi Uzun Çarşı, şehir ekonomisinin de can damarı durumunda. Yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğundaki çarşıyı her gün binlerce kişi ziyaret ediyor.

Farklı din ve mezheplerden esnaf var

Uzun Çarşı Güzelleştirme Derneği Başkanı Hasan Ali Sevinç, tarihi ve kültürel geçmişiyle Uzun Çarşı'nın Hatay için büyük önem arz ettiğini söyledi.

Sevinç, Evliya Çelebi dönemindeki bazı bilgilere göre o dönemde çarşıda 300 esnafın bulunduğunu, bugün ise bu sayının 2 bini geçtiğini belirtti.

Çarşının çeşitli meslekleri içinde barındırdığından bahseden Sevinç, "Çarşımızda farklı dinlerden ve mezheplerden esnafımız bulunuyor. Burası özellikle yaz aylarında çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Çarşımızda 3 han, 3 hamam ve camilerimiz var" dedi.

"Semercilikle uğraşan da var"

Uzun Çarşı'nın çok köklü bir geçmişi olduğunu anlatan Sevinç, çarşıdaki esnaflığın da kuşaklar arasında geçtiğini vurguladı.

Sevinç, son yıllarda artık genç neslin esnaflık yapmaya başladığını belirterek, "Ama hala eski mesleklerden çalışanlar da var. Birkaç bakır işiyle uğraşan esnafımız mesleklerine devam ediyor. Semercilikle uğraşan da var" dedi.

"Kesinlikle burada ayrı gayrı yaşanmaz"

Antakya Ayakkabıcılar Çarşısı Dernek Başkanı Ömer Gürbüz de, Uzun Çarşı'daki ayakkabıcılar olarak mesleklerini en iyi şekilde sürdürmeye çalıştıklarını anlattı.

Çarşının köklü bir geleneğe sahip olduğundan bahseden Gürbüz, şöyle konuştu:

"Hepimizin dedeleri ve babaları esnaf. Oturduğumuz mahallelerde komşuyuz. Burada dükkanda komşuyuz. Bizde komşuluk ilişkisi hiç bitmez. Biz bir aile gibi her zaman öğlenleri soframızı kurarız. Birlikte öğlen yemeğini yeriz. Herkes evinden aşını getirir ve oturur, onunla birlikte yemeğimizi yer Allah'a şükrederiz. Kesinlikle burada ayrı gayrı yaşanmaz."

Gürbüz, esnaf arasında yaşanan saygı, sevgi ve samimi ilişkileri gelecek nesillere de aktaracaklarını belirtti.

Üç kuşaktır çarşı içerisinde küçük bir dükkanda kalaycılık mesleğini sürdüren 55 yaşındaki Nebil Muratoğlu ise, dede ve baba mesleğini yürütmekten dolayı gurur duyduğunu söyledi.

Çarşı içerisinde tek kalaycı olduğu ve işini severek yaptığından bahseden Muratoğlu, "Ben 3. nesil olarak Uzun Çarşı'da kalaycılık yapıyorum. Bu mesleği yürüttüğüm için sevinçliyim. Mesleğimi gittiği yere kadar devam ettireceğim" dedi.

Asırlık çınar altında künefe 

Tarihi Uzun Çarşı'yı gezenler, Osmanlı mutfağının en önemli tatlıları arasında yer alan ve Hatay'ın tescillenen künefesinin yapımını yakından izlemenin yanı sıra tadına da bakma fırsatı buluyor.

Çarşıyı kaplayan ve buram buram kokan künefe, çarşıyı gezenleri tadına bakmaları için yanına çekiyor. 

Asırlık çınar ağacının altında bir araya gelen künefeciler, tel kadayıfın arasına koydukları özel tuzsuz peynirle hazırladıkları künefeyi misafirlerine sunuyor.

Künefe ustası 65 yaşındaki Mustafa Sertbaş, büyüklerinden geleneksel olarak köz ateşi üzerinde yapmayı öğrendiği künefeyi Uzun Çarşı içerisinde yıllardır müşterilerine sunduğunu söyledi.

Çarşıya gelen turistlerin mutlaka yanlarına uğrayarak künefe yediklerini anlatan Sertbaş, "Çarşı içerisinde yıllardır köz ateşi üzerinde yapılan künefe geleneğini sürdürüyoruz. Güzel tepkiler alıyoruz" dedi.