Van'ın Gürpınar ilçesinde Urartu Krallığı'nın en parlak döneminde yaptırılan Çavuştepe Kalesi ile kuzeyindeki nekropol alanında yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında 22 kişilik ekiple sürdürülen kazı çalışmaları, surlar, su sarnıçları, kanalizasyon sistemi, tapınaklar ve saray yapılarının bulunduğu kalenin kuzey bölümünde yoğunlaştırıldı.

Yiyecek ve içeceklerin muhafaza edildiği pithosların bulunduğu depo alanının koruma altına alındığı kalede ortaya çıkarılan yapılar, Urartuların asırlar önce depreme karşı aldığı önlemleri ortaya koydu.

Eski görkemine kavuşacak

Sarsıntılar nedeniyle yıkılan bazı bölümlerin topraktan yapılan kolonlarla yeniden güçlendirildiği kalede, bazalt taşlarından inşa edilen bölümlerde ise depremde yaşanması muhtemel kaymalara karşı kilitli taşların kullanıldığı tespit edildi.

Bu yıl sürdürülen çalışmalarda, deprem etkisiyle yıkılan duvarların yeniden yapılarak eski görkemine kavuşturulması hedefleniyor.

Prof. Dr. Çavuşoğlu, Çavuştepe'de dış duvarların büyük kısmının traverten taşlardan inşa edildiğini belirterek, yaklaşık 2 bin 800 yıl geçmesine rağmen duvarların hala ilk günkü gibi kaldığını söyledi.

"Yeni inşaat teknikleri kullanmışlar"

Her yüz yılda bir deprem geçirmesine rağmen kalenin taşlarında herhangi bir oynamanın olmadığını anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

"Urartuların en güzel özelliği, yapıları özellikle kayalık alanlar üzerine inşa etmeleri ve depreme dayanıklı şekilde yapmaları. Duvarlarda akçe geçmez durum söz konusu. Çavuştepe Kalesi'nde muhtemelen bir deprem ağır hasara sebebiyet vermiş. Kalenin ortasındaki binada oluşan hasar yeniden tamir edilmiş. Bunu yaparken de duvarları desteklemek maksadıyla yeni inşaat teknikleri kullanmışlar. Yaşanabilecek depremlerde şehir zarar görmesin diye ikinci bir önlem almışlar."

Özel harç kullanmışlar

Urartuların kale duvarlarında kimyasal analizler yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, "Urartular, pirinci elde eden ilk uygarlıklardan biri. Madenleri eriterek karıştırma geleneğini iyi biliyorlar. Harçta da kimyasallar kullanmışlar. Bu bizi çok şaşırtıyor. Çünkü yaşadıkları mekanların altına kalker tozundan kireç dökmüşler. Bu, haşere ve böceklere karşı bir önlemdir. Urartuların çok hijyenik olduklarını gösteriyor. En önemlisi, zanaatın çok ileri olduğu görülüyor. Hem mimari hem de diğer sanat dallarında bunu görebiliyoruz" dedi.