TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan, moderatörlüğünü Mehmet Acet’in yaptıüı “İskele Sancak” adlı programın konuğu oldu.

Siyaset gündeminde olan konuların masaya yatırıldığı programda, Milletvekili Serdar, önemli açıklamalarda bulundu.

Milletvekili Serdar, konuk olarak katıldığı “İskele Sancak” programında, AK Parti olarak konumlarını, pozisyonlarını, başka partilerin pozisyonlarıyla kıyaslamadıklarını belirtti.

“HALKTAN OLUMLU DESTEKLER ALARAK BUGÜNLERE KADAR GELDİK”

AK Parti’nin kendi iç dinamikleriyle, kendi siyasetini geliştirip buna göre Türkiye’de 15 yıllık bir süreç içerisinde bir yürüyüş ortaya koyduğunu ve bu yürüyüşünde de her defasında sonuçta halktan olumlu destekler alarak bugünlere kadar gelindiğini söyledi.

“ANA GÖVDEDEN AYRILAN BİRÇOK ÖRNEĞE BAKTIĞIMIZDA SONUÇ ALAMADIKLARINI GÖRÜRSÜNÜZ”

Milletvekili Serdar, Meral Akşener’in kurduğu parti ile ilgili olarak şunları dile getirdi: “Türkiye’de Cumhuriyet tarihine baktığımızda birçok siyasi parti kuruldu ama bu siyasi partiler kuruluş biçimlerine baktığınızda ana gövdeden ayrılan siyasi partiler. Bunlar iki nedenlerle ayrılırlar. Birincisi kadro, liderlik yarışına girer oradan sonuç alamaz ve dolayısıyla orada yer bulamaz bir siyasi parti kurar. İkinci neden ise biraz daha ideolojik ayrışmadır. O zaman ana gövdeden ayrılır, çok daha katı bir ideolojiye yaslanabilir. Şimdi bizim siyasi tarihimize baktığımızda ana gövdeden ayrılıp sonuç alan 2 tane örnek vardır. Bunlardan biri Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılan Demokrat Parti, ikincisi refah, fazilet çizgisinden ayrılan AK Parti örneği vardır. CHP’den ayrılan DSP farklı. O farklı bir oluşum olarak ortaya çıktı. 1980’den sonra siyasi partilerin kapanma sürecinden sonra farklı bir yapı olarak çıktı. Bunun yanında ana gövdeden ayrılan birçok örneğe baktığımızda sonuç alamadıklarını görürsünüz. Burada bir çok siyasi partiyi mahkum etme anlamında söylemiyorum ama bunun bir hikâyesine baktığınızda, Akşener ve arkadaşlarının yürüyüş süreçlerine baktığınızda MHP içerisinde bir liderlik mücadeleleri oldu. Bu mücadele içerisinde bir takım fotoğraflar da ortaya koydular.

“BÜTÜN SEÇMEN HEDEFİMİZDEDİR DERKEN ASLINDA HİÇBİR YERE HİTAP ETMİYORSUN”

Geçmişte MHP içerisinde mücadeleyi seçip o ideoloji doğrultusunda siyaset yapmayı amaçlamışlardı. Burada formunu değiştirerek ortaya değişik bir yapı çıkardılar. Aktörlere baktığımızda birçok partide siyaset yapmışlar. Tüm bunların dışında şunları anlatmaya çalışıyorum. Siyasi haritada hangi boşluğu dolduracağına ilişkin bir fotoğrafı yok. Biz bütün seçmene hitap ediyoruz. Bütün seçmen hedefimizdedir derken aslında hiçbir yere hitap etmiyorsun.

“CİDDİ BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ YOK”

Klasik sağ liberal bir partinin söylemlerinde geçmeyen bir şey var orada. Türkiye’nin radikal sorunları konusunda ortaya konulan ciddi bir çözüm önerisi yok.  

“ÇÖZÜM ÖNERİLERİ OLMALI”

Söyledikleri, muhalefetin söyledikleri argümanlardır. Ama bunları temellendireceksin, buna ilişkin çözüm önerileri de sunacaksın. Bir adalet sorunu varsa bunu nasıl çözümleyeceğine ilişkin, millet yorulmuşsa neden yorulmuş? bunlara ilişkin çözüm önerileri olmalı.

Bazı şeylerin de reel politiğe uygun olması gerekiyor. 15 yıllık bir siyaset anlayışı var. Bu siyaset anlayışına toplum her defasında daha fazla destek vererek bugünlere kadar getirmiş. Bu söylediğiniz şeyler toplumun acıyan, sızlayan, ağrıyan yanları değil. Bu açıdan teorik programlarla seçmene çok şey söyleyebilirsin. Önemli olan çözüm önerileri.

“BİZ KORKMUYORUZ”

Biz korkmuyoruz. Kenedi dinamiklerimizle, kendi muhalefetimizi de zaman zaman içimizden çıkararak bunlara ilişkin muhalefetin boşluğunu da dolduruyoruz.

Partinin şöyle bir paradoksu var. Vitrini düzenlediğin yapıyla aslında seçmen hedefini de gösteriyorsun. Ama Erdoğan karşıtlığı üzerinde kendini kurguluyorsun. İktidar olma iddiası falan yok. Böyle bir paradoks var. AK Partinin seçmenine hitap ediyorsan oradaki Erdoğan karşıtlığı üzerinden kendine yer aralamayacaksın. Yüzde 49’luk oranda yer arıyorsa o zaman ideolojik olarak konumlandığı yer yanlış.

“AK PARTİ SEÇMENİ HALA BULUNDUĞU YERDE DURUYOR”

Referandumdan kaynaklı AK Parti seçmeninden 8, 10 puanlık bir karşı çıkışı AK Partiye karşı çıkış olarak okumamak lazım. Orada bir sistem var. Orada seçmen refleksini belirleyen çok farklı. AK Partiden kayabilecek oylar muhtemel oylar gibi de bakmamak lazım. AK Parti seçmeni hala bulunduğu yerde duruyor.

“90’LI YILLARIN SİYASET AKTÖRLERİYLE, 21. YÜZYILIN DİLİNİ NASIL OLUŞTURACAK?”

Milletvekili Serdar, “AK Parti 2007’den sonra vizyonsuz bir güce dönüşmüştür. Buna ne demek istiyorsunuz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi: “AK Parti’ye bu eleştiriyi yönelten, 90’lı yılların siyaset aktörleriyle, 21. Yüzyılın dilini nasıl oluşturacak çok emin değilim. Bu dönemi nasıl analiz edecek? Vitrine çıkardığın kadrolar daha çok 90’lı yıllarda siyaset yapmış, siyaset dışı kalmış aktörler. Bunlarla nasıl bir dil oluşturacaksın? Bilmiyorum.

“TÜRKİYE’NİN İKTİDAR BOŞLUĞU YOK, MUHALEFET BOŞLUĞU VAR”

Bizim muhalefetten beklediğimiz şudur. İktidarın uygulamalarını ret yerine, iktidarın iyi yaptığı işleri takdir edebilecek, olumsuz işlerine de yol gösterecek bir siyaset anlayışıdır. Bunu CHP’den, ana muhalefet partisinden bugüne kadar görmedik. Ama Akşener ve arkadaşları böyle olumlu bir muhalefet yaparlarsa bilemem. Zaten bizim söylediğimiz Türkiye’nin iktidar boşluğu yok, muhalefet boşluğu var. Muhalefet boşluğunda yapıcı bir anlayış ortaya koyarsa biz de memnun oluruz.”

“COĞRAFYANIZ SİZİN KADERİNİZDİR”

“Coğrafyanız sizin kaderinizdir” diyen Milletvekili Serdar sözlerine şöyle devam etti: “Yaşadığınız coğrafyanın jeopolitiğini, jeostratejik önemini enerji haklarıyla bağlantılı noktalarını tüm bunları hesapladığınızda bulunduğunuz coğrafyada rahat bir siyasetle yürüyebilmeniz mümkün değil. Ne zamanki Türkiye iç dinamikleri ile ayağa kalmış, kendi milli gelirini yükseltmiş bir takım defanslarla karşılaşmıştır. AK Partinin devraldığı Türkiye dünyaya kredibilitesi bitmiş, herhangi bir yatırım yapamaz bir Türkiye. Aldı milli gelirini 3 bin dolarlardan 11 bin dolarlara kadar taşıdı.”