Prof. Dr. Öztürk, 29 Ekim Dünya İnme Günü'nde, inme teşhisi koyulan hasta için ilk 4,5-6 saatin medikal tedavinin yapılabilmesi için çok değerli bir zaman dilimi olduğunu belirtti.

Bu zaman aralığında pıhtı eritici ilaç uygulaması veya ilk 8 saatte girişimsel olarak tıkanan damarın içindeki pıhtının çıkarılması yolu ile tedavinin mümkün olduğunu dile getiren Öztürk, "Koldan ilaç vererek düzelmeyen hastalar için girişimsel nöroradyoloji ekibi kasık damarından girerek bir kateter yardımı ile tıkanmaya neden olan pıhtıyı çıkararak damarı açma tedavilerini başarıyla uygulamaktadır" diye konuştu.

"Hastanın felç geçirmesi önlenebilir"

Öztürk, uygun nöroradyolojik görüntüleme imkanı olan merkezlerde tedavi sürecinin 24 saate kadar mümkün olabildiğini sözlerine ekleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ekipler, konusunda özellikli eğitim almış radyolog, nörolog, bazı merkezlerde kardiyologlar ile beraber yüz akıyla hizmet sunmakta ve beyin damar hastalıkları çok daha az riskle tedavi edilmekte. Bu işlemleri kapalı beyin damar cerrahisi olarak tanımlayabiliriz. Girişimsel nöroradyolojide, kasık damarlarından girilerek beyin damarlarına ulaşılır ve çok özel malzemeler kullanılarak tedaviler yapılır. Sonuç olarak, inmenin erken teşhis konulması halinde ameliyatsız tedavi edilebildiğini, çeşitli yöntemlerde daralan damarın açılabildiğini ve bu yolla hastanın felç geçirmesinin önlenebildiğini vurgulamak istiyoruz."

Beyin damar hastalıklarıın tedavisinin bir ekip işi olduğunu anlatan Öztürk, Sağlık Bakanlığının "Akut İnme Tedavi Modeli"ni başarıyla uyguladığını anlattı.

"Sağlık Bakanlığı, inme geçiren hastalar için muazzam bir örgütlenmeyi başardı"

"İnmeye bağlı ölümler birçok ülkede ilk 3 sırada"

Beyin Sağlığı ve Hasta Derneği (BEYİNDER) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Dilcan Kotan Dündar ise tıp alanında son yıllarda yaşanan baş döndürücü gelişmelere rağmen inmeye bağlı ölümlerin birçok ülkede üçüncü, bazı ülkelerde ise ikinci sırada yer aldığını belirtti.

Halk arasında felç olarak bilinen inmenin, basitçe beyinin damar sebebiyle bir kısım görevlerini kaybetmesi olarak tanımlandığını söyleyen Dündar, felç sonucu kişisel mağduriyetlerin, aile dramlarına ve büyük ekonomik kayıplara neden olduğunu kaydetti.

Dündar, yüzün simetrisinin ani bozulması, konuşmada bozulma, konuşamama veya konuşulanları anlayamama, anlamsız konuşma, vücudun kol ve bacak kısmında ani his ve kuvvet kaybı ve uyuşukluk gibi nedenlerin en sık rastlanan sorunlar arasında yer aldığı bilgisini vererek, "İnme hastalarında damar tıkanıklığına yol açan pıhtı üçte ikisinde kalpteki problemlerden kaynaklanmışken, üçte bir hastada ise halk arasında damar kireçlenmesi olarak bilinen boyundaki damar sertliği ve darlık gelişmiş damarlardan kaynaklanır" diye konuştu.

Geçmişte çaresiz bir hastalık olarak görülüyordu

İnmenin yaş gibi değiştirilemeyen nedenlerin yanında, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara kullanımı, şişmanlık, fiziksel aktivitelerin azalması gibi nispeten kontrol edilebilir nedenlerle ortaya çıktığını aktaran Dündar, BEYİNDER olarak halkı bu riskleri azaltmak için gayret göstermeye ve en önemlisi harekete geçmeye davet ettiklerini dile getirdi.

Dündar, eskiden inmenin çaresiz bir hastalık olarak kabul gördüğünü ve inme geçiren hastaların soğuk su altına tutulduğunu anlatarak, "Artık oyunun kuralı değişti. Bu karamsar tablonun artık tedavisi mümkün. Erken fark edilen, uygun zamanda ve doğru müdahale edilen hastalarda bulguların tamamı ya da bir kısmı geriye dönebilir. Sloganımız, inme zamana karşı bir yarıştır. Sağlık Bakanlığımız, inme geçiren hastaların en hızlı şekilde teşhis ve tedavilerini düzenleyebilecek hastane ve hekimlere ulaşması için muazzam bir örgütlenmeyi başarmış durumda."