Geçtiğimiz aylarda Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden faciasının arından Elazığ’daki duruma her fırsatta dikkat çeken CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, bu kez TBMM’de konuştu.

Elazığspor - Menemen FK Karşılaşması Elazığspor - Menemen FK Karşılaşması

Elazığ’ı Bekleyen Heyelan Tehlikesi İle İlgili Uyarılarda Bulunan Erol, İliç Araştırma Komisyonu’nu şehre davet ederek, Elazığ’ın ikinci bir İliç Faciası ile karşı karşıya olduğunu ve bu duruma acil bir tedbir alınması gerektiğini söyledi.

Gürsel Erol Haber Iliç

“CHP MADENCİLİĞE KARŞI DEĞİLDİR”

Konuşmasının başında CHP’nin bu ülkenin yeraltı zenginliklerinin ekonomiye değer katmasına karşı olmadığını ancak madenciliğin günümüzde vahşi bir anlayışla yapıldığını aktaran Erol, “Bugün aslında Türkiye’nin en önemli konularından birini görüşüyoruz çünkü ülkemizin her bölgesinin yeraltı zenginliklerinin kendine göre farklılıkları var. Hangi coğrafyaya hangi bölgeye giderseniz gidin gerçekten Anadolu’nun yeraltı zenginlikleri bu ülke ekonomisine katkı sunabilecek potansiyele sahip. Biz CHP olarak ne madenciliğe ne de yeraltı kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılmasına  karşıyız. Bizim karşı olduğumuz aslında madenciliğin insan odaklı, çevreye duyarlı madencilik anlayışının genişletilmesi ve ilerletilmesiyle ilgilidir. Bu anlamda da ben aynı zamanda CHP’nin çevre komisyonu sözcüsüyüm. Önümüzdeki süreçte ülkemizin değişik illerine çevre komisyonu olarak gidip aslında madenciliğin, yeraltı zenginliklerinin ülkemize kazandırmak değil tam tersine tekelleşen bir ticaret alanına nasıl dönüştürüldüğünü, bu ülkenin kaynaklarının nasıl sömürüldüğünü nasıl haksız yere tahsis ve ihalelerin yapıldığını tespit ederek genel kurulumuzu da zaman içerisinde bilgilendireceğiz.” şeklinde konuştu.

 

“ARKALARINDA SİYASİ İRADE VAR”

Türkiye’de günümüzde vahşice yapılan madenciliğin çevreyi ve insanı göz ardı ettiğini bunları aşmak için çaba gösterdiklerinde arkalarında bir siyasi irade olduğunu gördüklerini vurgulayan Erol: “Doğal olarak yeraltı kaynaklarımız ülke ekonomisine kazandırılmalı ama ülke ekonomisine kazandırılırken vahşi bir madencilik anlayışıyla değil çevre duyarlılığı olan, o bölgede yaşayan insanların yaşam haklarına saygı duyan bir sürecin planlanması lazım. Bu böyle mi? Değil. Maden şirketlerine bakıyorsunuz, eskiden Türkiye’de her sektörle ilgili anılan büyük şirketler var. Yani Koç Ailesi’ne baktığınızca sanayici, Sabancı Ailesi’ne, Eczacıbaşı Ailesi’ne baktığınızda bir sektör görüyorsunuz yani büyük şirketlerin ve holdinglerin Türkiye’de uğraştıkları bir alan ve sektör vardı. Şimdi madencilik öyle değil. Şimdi bakıyorsunuz madencilikle ilgili tahsislerin ve ihalelerin yapıldığı şirketler genelde inşaat firmalarından, kamu bütçesinden kaynaklı sermaye edinmiş firmalara bir peşkeş çekilme var. Bununla ilgili kendi ilimde de yaşanan böyle bir ihale süreci vardı. Kamuoyunu bilgilendirmiştim. Onunla ilgili de önümüzdeki süreçte tekrar bilgi vereceğim. Ben burada vahşi madenciliğin nasıl yapıldığını anlatmaya çalışıyorum. Bir servet düşmanı değiliz. Doğal olarak yatırımcı bir bölgeye madenle ilgili bir yatırım yaptığında tabi ki onun da kendine göre riskleri var  ve tabi ki para kazanacak, yatırım yaptığında yatırımının gelirini elde edecek. Bunlar doğal ve ticaretin kurallarında da var. Ancak iş yalnızca para kazanmaya ve kar oranını yükseltmeye yönelik yapılınca işte orada bir sorun var. Bununla ilgili ben size kendi ilim Elazığ’da bir örnek vereceğim. Elazığ ile ilgili defalarca bu kürsüden genel kurulumuzu bilgilendirdim, anlatımlarda ve söylemlerde bulundum. Bakanlıklara araştırma ve soru önergeleri verdim ama asla sonuç alamadım. Niye? Genelde baktığınız zaman bu büyük maden şirketlerinin arkasında mutlaka bir siyasi irade ve ortaklık var. Belli bir noktaya kadar gidiyorsunuz ama ondan ötesine geçme şansınız yok.” şeklinde konuştu.

“ELAZIĞ’DA İKİNCİ BİR İLİÇ FACİASI YAŞANMASIN”

Konuşmasının sonunda Elazığ’ın Maden ilçesindeki tehlikeyi fotoğraflarla aktaran ve önemli uyarılarda bulunan Milletvekili Erol, “Özellikle bu fotoğrafı ben Ak Partili Milletvekili arkadaşlarıma göstermek isterim. Bunu anlatırken de eleştirmek değil, sizin vicdanınıza seslenmek istiyorum. Bu fotoğraf Elazığ’ın Maden ilçesinde çekilmiş, oradaki bakır işletmesinin maden pasasının döküldüğü alan. İliç’te yaşanan bir heyelan değil bana göre tedbirsizlikten kaynaklanan bir felaket. İliç gibi Elazığ’ın Maden ilçesini tehdit eden yanlış bir uygulama. Maden ilçemiz şu anda ne durumda? Sayın Cumhurbaşkanımızın 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı kararı ile riskli ilan edilen bir bölge ve heyelan bölgesi. Heyelan bölgesine dökülen pasa, şu anda bu yerleşim bölgesini tehdit ediyor. Bu pasanın altında da Diyarbakır-Elazığ Karayolu ve demiryolu var. Yani bu pasa buradan göçtüğü zaman yerleşim bölgesini de iki şehir arasındaki ulaşımı da yok edecek. Bununla ilgili defalarca yazışma yaptık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verdiği cevap nedir biliyor musunuz? “Teknik olarak bu pasanın buradan kaldırılması mümkün değil.” Uzayla ilgili birçok araştırmamız var, savunma sanayisinde birçok yeni üretimimiz, gemilerimiz var, Avrasya Tüneli’ni boğaz köprüsünün altına yapıyoruz ama böyle bir pasayı kaldıramıyoruz. Genel Kurulun ve Meclis’in gündemine, tutanaklara geçsin diye söylüyorum; Elazığ, ikinci bir İliç faciası ile karşı karşıya. Sayın Başkanım, sizden de rica ediyorum Meclis Başkanı olarak bu konuda ilgili bakanlık bürokrasisini uyarın. Orada bir facia olursa bu facianın altından hiç kimse kalkamaz. İliç Komisyonu’nu da ziyaret ettim, tutanakları oraya da verdim. Parlamentodan ricam İliç Araştırma Komisyonu’nun Elazığ’a gelerek benim bu söylediklerimin doğru olup olmadığını araştırsın ve bir an önce buraya tedbirler alınsın.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Editör: Batuhan Baskal